28 Aralık 2001 Cuma

Ne kadar yaşarsam

Ne kadar yaşarsam
O kadar yazıyorum
                    Bu günlerde yazamıyorum
Ne yaşadığımı bilmiyorum

28.12.2001

20 Aralık 2001 Perşembe

Çok uzak bir ormanda

Çok uzak bir ormanda
Tek başına kaybolmak
                    Vahşi hayvanlardan
                    Zehirli bitkilerden
                    Yolu bulamamaktan
                    Korkmak
Ama yine de
Yeşilin güzelliğinden
Ağaçların birbirine sarılmasından
İnanılmaz renkli çiçeklerden
Güzel gözlü hayvanlardan
Tarifsiz keyif almak
                    Reddedilemez bir ikilem
Ormanda kaybolmak
Aşık olmak

20.12.2001

16 Aralık 2001 Pazar

Zifiri arka sokak çıkmazlarında


Zifiri arka sokak çıkmazlarında
Gözü açık körebe anlarında
Bir yıldız kondu avucuma
Konuşmaya başladık hayata
                    Sığlıklarda en derin dokunuşlarda
                    Buluştuk yürek yüreğe
Kimsin hesabı yapmadan
Lacivertlere aldırmadan
Dostluğun değerini unutmadan
Hayata koştuk utanmadan
                    Anlama armağan oldun
Bilmiyordum doğduğun günün
Benimde armağanım olacağını
                    İyi ki doğdun
                    Hayatın anlamına

16.12.2001

Gerdanına mühürlenmiş

Gerdanına mühürlenmiş
Küçücük bir dokunuş
                    Bir kuğu edasıyla
                    Dalgalanan yürüyüşün
Bütün duyguların
Karmaşıklığıyla bakan gözlerin
                    Parmaklarının inceliğine saklanmış
                    Samanyolundan bir yıldız
Kimi zaman umarsız
Anında geçmişe dalmış
Gelecekle kucaklaşmış
Gidiş gelişlerin
                    Koto dan güzel insana
                    Bir hoş geldin satırları
Paylaşılan anların
Yaşanacak kahkahaların
Güzel solukları için

16.12.2001

Anında uzaklara götüren

Anında uzaklara götüren
Hüzünün tarifi gözlerin
                    Bir kırpış saniyesinde
                    Hayatın neşesini sunan
                    Med cezir bakışların
İlk ıngadan itibaren
Saçlarının arasına gizlenmiş
Sıkı sıkı sarılan bantın
                    En sağlam kale gibi görünen
                    Güçlüyüm diyen duruşun
Ve ağacından ayrılan
Yaprak gibi çaresiz anların
                    Koto dan güzel insana
                    Bir hoş geldin satırları
Paylaşılan anların
Yaşanacak kahkahaların
Güzel solukları için

16.12.2001

10 Aralık 2001 Pazartesi

Yamalı dizlerim

Yamalı dizlerim
Çift dikişli kollarım
Düşer kalkar koşularım
Parçalı gözyaşlarım
Erken vurgunlarım
                    Ayçiçeği tarlasında
                    Korkuluk bedenim
                    Bir yağmur sonrası
                    Filizlenen yüreğim
                    Kırçiçeği tazeliğinde
                    Kendine dokunan kendim
Butik dizlerim
Upuzun kollarım
Maraton koşularım
Güneşli kahkahalarım
Derin mutluluklarım
Tez canlı bedenim
Yüreğim ve kendim
                    Hayat benim
                    Aşk benim
                    Gözyaşı benim
                    Yolculuk benim
                    Dur benim
                    Soluk benim

10.12.2001

Hani demiştim ya

Hani demiştim ya
Penceremin önündeki çiçeklerin
Hasret kaldıkları gözyaşlarımı
Bana geri veren kadın
                    Gerçekten kendimi verdin
                    Masturbasyon artı dokunuşlardan
                    Boş kümelere sarılmalardan
                    Küflenmiş olan tenime
                    Yeni bir hayat sundun
Aşkıma hem yüreğimi
Hem de tenimi bırakmıştım
Ellerinle sundun tenimi bana
Pamuk Helva dudaklarınla fısıldadın
Hayat devam ediyor dedin
                    Bu nedenle anlamlısın
                    Ve mutlu olmalısın
Bana beni sunan insana
Ben de kendini sunmak istiyorum
                    Ne seninle sevişmeme gerek var
                    Ne de illaki seni görmeye
Artık içimde bir konuksun
Ve dilediğince kalabilirsin
                    Bütün satırlar dokunuşlar
                    Kendi değerini bilmen adına
Çocuğunu çok sevebiliyorsam
Aşık olduğun insana yazabiliyorsam
Kendi güzelliğimden değil
Senin güzelliğinden
                    Bu nedenle dost sevgililer arıyorum
                    Sadece ten paylaşımı için değil
                    Hayatı paylaşabilmek için
Ait olmak istemiyorum
Cünkü birlikte olduğum kadının
Aynı zamanda insan olduğunu
Unutmaya dayanamıyorum
                    O nedenle öncelikle insansın
                    Pamuk Helva tenine dokunsam bile
                    Bana tenimi geri versen bile
                    Once insansın
Ve mutlu olmani istiyorum
                    Bana bütününü anlatmaya çalıştın
                    Sanki kendi kendine konuşuyormuş gibi
                    Ben de hepsini dinledim
                    Ve seni sana götürmek istedim
Sabit fikirliyim
Hep aynı meyhaneye giderim
Mutfağa girip komiyi öpmek için
Aynı bara giderim
Aynı yere otururum
Bilinmeyi severim
                    İnatçıyım
                    Seni sana götürmeyi
                    Kafama takabilirim
                    Belki farkında olmadan yorarım
                    Haddimi aşabilirim
                    Hep aşmışımdır ayrı
Ama tek dileğim
Serdar kendimle kucaklaştım
Can ın beni çok sevdiğini biliyorum
İstediğim insanla beraberim
Gerçekten çok mutluyum
Dediğini duyabilmek

10.12.2001

Seni daha görmedim

Seni daha göremedim
Sana sıkı sıkı sarılamadım
Pamuk helva ellerini tutamadım
Masumiyetinle tanışamadım
Anlamlı gözlerinle karşılaşmadım
Ama olsun
Sen benim de Canımsın
                    Göz göze geldiğimizde
                    Arabalarımızı çarpıştırdığımızda
                    Kahkahalarımız odayı aydınlattığında
Kucağımda uyuya kaldığında
Seni sevecenlikle yatağına yatırdığımda
Saatlerce seyrine dalacağım
                    Sabah kucağımdayken günaydınlaşacağım
                    Sokaklarda deliler gibi koşacağız
                    Yerlede yuvarlanacağız
                    Annen yeter artık dediğinde
                    İnadına daha çok azacağız
İyi ki doğdun Can ım
En sıcak dokunuşların
En anlamlı paylaşımların
Bütün gizli geçitlerin anahtarlarının
Gerçek sevgiyle dolu yaşamların
Aşk ile bezenmiş anların
Hepsi senin olsun
Hiçbir zaman yanından ayrımasın
                    Sevgili dostum

10.12.2001

Gece karanlığında yürürken

 
Gece karanlığında yürürken
Kuru bir dala bas
Çıtırtısını duyarım
Yaşadığını anlarım
                    Birkaç tuşa bas
                    İyiyim de kapat
Denizsiz şehirde
Umarım keyfin yerinde
                    Mutluluğu doyasıya yaşa
                    Bizde uzaktan dokunalım
                    Mutluluğundan tat alalım
İyi misin canım

09.12. 2001

Yıldızların saklambaç olnadığı gecede

Yıldızların saklambaç oynadığı gecede
Sahilin uykuya dalma zamanında
Bir dalga sesi olmak
Hissetmek tenlerin randevusunu
                    Havayi fişek dakikalarında
                    Gökyüzüne asılı kalmak
                    Nereye götürür bedenleri
                    Ruhların peşisıra
Pürtelaş dokunmalar ışığında
Aydınlanan paylaşımlar
Bütüne ulaştığında
Gerisi viz gelir
                    Sımsıcaktır yaşanılanlar
                    Teknenin sevecen rüzgarıdır
                    Hayallerle buluşurlar
                    Ufkun kırmızılığı altında
Bitmek bilmez dokunmalar
Tenler eskimez
Taptaze capcanlıdır
                    Yumuşacık temaslar devamında
                    Gündüz uyanmak istemez
                    Gecenin büyüsü bozulmasın diye
                    Kıyamaz yaşananlara
Artık hep gecedir
Mutluluğun ta kendisidir
                    Yürekler dolunay olur
                    Hilal hilalliğini unutur
Bitmez inanımaz geceler
Ahhh geceler

09.12.2001

Bazen bedenimiz ruhumuza dar gelir

Bazen bedenimiz ruhumuza dar gelir
Ona biraz tadilat gerekir
Panama terzisi meşhurdur
Ama Pamuk Helva dır
Ruhu bedene bütünleyen
                    Hissedilenler sımsıcak
                    Satırlar koşarak
                    Dolaşıyor aramızda
                    Gerisine kocaman bir banane
Gülerek açıyor kırçiçekleri
Delirtiyor mis kokuları
Tazeliyor bedenleri
Öpüşüyor yürekler
                    Bırakalım avaz avaz bağırsınlar
                    Duyanlar
                    Duymayanlara anlatsınlar
Haydarpaşa garının saati durmuş
O da anlamış hayatı
Bırakalım zamanı
Yelkovanı akrepi
Hatta kum saatini
                    Kendimize bakalım
                    Anımızı yaşayalım

08.12.2001

8 Aralık 2001 Cumartesi

Niyetim yok

Niyetim yok
Bize bir tarif bulmaya
Dost sevgilim
Diye seslenmedim aslında
                    Birkaç tutam kendimden
                    Bildiklerimden
                    Paylaştıklarımdan
                    Döküldü sana doğru
Bize bana sana
Yok aslında
Kendimiz olduktan sonra
Kucağına doğru yol alan
Satırların bütün anlamı
Bildiğimiz gibi
                    Bazen yazarım ama
                    Ucu biraz açık kalır
                    Sen tamamladığında
                    Belki benden uzaklaşır
Tek hissedilen
Guzelliğin aramızda yaşaması
Gerisi kaf dağı
Belki uc uc böceği
                    Sadece yaşadığımdan dolayı
                    Anımın kahkahalarla kucaklaşması
                    Kendim olmanın anlamını kanıtlaması
                    Hepsi o
                    Belki kimse o
Öylesine diyemeden
Sımsıcak duygular transferi
                    Gerisi baksın başının çaresine
                    Ne Yeniçeri ayaklanması
                    Ne de büyük patlama
                    Lütfen beni yanlış anlama
Olur mu Pamuk Helva

08.12.2001

7 Aralık 2001 Cuma

Kadınların tutkallı tenlerinde

Kadınların tutkallı tenlerinde
İçiçe geçerek soluklanırken
                    Kendi tenimi aradım
                    İşte bu dedim
                    Hayır hayır bu dedim
                    Tenimin uğruna ruhumu verdim
Tenimden vazgeçtim
Deli rüzgarlı havalarda
Mum ile ruhumu aradım
                    Ruhumdan vazgeçtim
                    Derin bir nefes peşine düştüm
                    Boğazım düğümlendi
                    Boş verdim
                    Derin nefesimi
Bütünümü istedim
Kucakladım kendimi
Çok sevdim beni
Tek başına insan olamayı öğrendim
                    Yalnızım

07.12.2001

6 Aralık 2001 Perşembe

Sayfaları eksik

Sayfaları eksik
Cildi parlak sözlük gibiyim
Aradığım bütün kelimeler
                    Eksik sayfalarda

06.12.2001

Bir sigara dumanın izlerken karşımda buldum seni...

Bir sigara dumanını izlerken karşımda buldum seni…

Bilinmezliğinle merhabalaştım, sahil kenarında dalga sesleri okşayışları arasında konuştuk, aniden gecenin koynunda buluştuk ve sabah kendim gibi uyandım…
Yumuşacık, anlamlı, sımsıcak, heyecanlı, pişmanlık duygusu yokluğunda, aranılan keyif duygusunda ve ben olarak günaydınlaştık…
Şarkı sözlerinin arasından seni izledim, kollarımın arasında seni buldum, tenimin karnaval çoşkusunu hissettim, seksi sesinle kendimden geçtim…
Yarım ölçek kıvamında nescafe kokusu yayıldı paylaşılan odaya, beğenmediğin göğüslerini benden saklamaz oldun, şehiri arkamda bırakıp üç günlük dünyayı bir odaya misafir ettim, ne yaşadımsa gerçekten yaşadım, ne hissettimse gerçekten hissettim…
Ne kadar güzel birşey oyun oynama gereği aklına bile gelmeden yaşadığın mutluluğu doyasıya paylaşmak…
Sevgili Pamuk Helvacığım, sadece ile anlatılamayacak kadar çok şey paylaştık, uzun yıllar ve acılar gerekmiyor her güzellik için ve bu kelebek mutluluğunu seninle yaşadığım için çok sevinçliyim.
Telefonunu alırsam rahatsız ederim dedin, rahatsızlık ne kelime keyfiniz olur. İllaki bir isim gerekmez doğan bir çocuk için, o ismi olmadanda kendi yolunu bulur, dilediği gibi yaşar, ister sahil kasabasında ister karmaşanın ortasında ve kucaklaşır paylaştıklarıyla…
Mutlu anımızda, belki hiç kimseyi görmek bile istemediğimizde, aniden, önceden planlayarak ya da hayat nehirinde sırt üstü yol alan iki yaprağın söğüt gölgesinde dinlenme anında buluşuruz.

İsimsiz kahraman olmak daha anlamlı…

2001

2 Kasım 2001 Cuma

Doğduğun gün bile

Doğduğun gün bile
Yanında değildim
Sana bir tek
Harf bile öğretmedim
Okulda aynı sırada
Bile oturmadım
                    Saklambaçta kurt olup
                    Seni kurtarmadım
                    Yıllar sonra karşına çıktım
                    Sana aşık oldum
Oysa birlikte doğmalıydık
İlk kelimemizi
Birlikte söylemeliydik
Sevginin anlamını
Birlikte öğrenmeliydik
İlk aşkımızı
Birbirimizin yüreğinde bulmalıydık
                    Canım sevgilim
                    Seni duyar gibiyim
                    Beni bırakıp
                    Gittin diyorsun
Ama yüreğim
Her zaman senin
                    Hayatımın
                    Armağanı sevgilim

02.11.2001

Gözyaşlarımla konuştum

 
Gözyaşlarımla konuştum
Seni sordular
Delicesine gülmek istedim
Tebessümler bile kızdılar
                    Başka tenlerde kendimi aradım
                    Çıkış yok dediler
Ben artık senim
Kendim değilim
                    Evden dışarı çıkmadım
                    Çalan zilleri duymadım
                    Panjurları hiç açmadım
                    Yalnızlığımla sarmaş dolaş oldum
Ben artık senim
Kendim değilim

02.11.2001

14 Eylül 2001 Cuma

Bir koşuşturma

Bir koşuşturma
Telefonla gelen davet
Parasızlığın o an hissettirdiği çaresizlik
Her dakika kendini kaybettiren zaman
Bir tarafta valiz ve iş dokumanları
Zaman 16.30 anında
18 nolu koltukta gülen bir yüz
                    Karumun önünde tesadüf davetler
                    Yolun karşısında görmediğim
                    Ama geldi işte dediğim
                    Çekingen bir Pamuk Helva öpücüğü
                    Sanki gelmezmişim gibi çağıran
Kırmızı ışıkda sağdaki kadına bakış
Yanında kadın olan erkeğin
Bakışından aldığı intikam duygusu
Sol tarafımda bilmeyen güzel insan
                    Penceremin önündeki çiçeklerin
                    Hasret kaldıkları gözyaşlarımı
                    Bana geri veren kadın
Yine gizlilikle girilen sıcak ev
Vücudunu nereye koyacağını bilememeler
İçeride birinin gizlenme ihtimali
Yorgunluklar ve gidip gelmeler
                    Suskun yüreklerin yatağa tırmanışı
                    Sanki hayal olarak kalması isteği
                    Gerçek olursa acıtacağı düşüncesi
Çiçeği toprağından kopararak
Elinde güzelliğinin kuruması gibi
Görmeden dokunmanın verdiği hazzın
Yanındayken azalacağı korkusu gibi
                    Ben karşımdakini izlemeyi severim
                    Onun hislerini ortaya koymasını
                    Ya da benim yakaladığım hislerini
                    Yaşama eklemek isterim
Ama ahtapot gibiydin o gece
Bir kolundan yakalasam
Diğer kolların bana el sallıyordu
                    Ben de seni sana bıraktım
                    Yorgun isen uyuyabilirdin
                    Suskun isen dalabilirdin
                    Beklemeyi bilmem ama bekledim
Dünyanın en hızlı büyüyen ağacı gibi
Filizlendin ve anında odaya sığmaz oldun
Herkesin tek tek bildiklerinin
Toplamını önüme koydun
                    Sanki kendi kendine konuşuyormuş gibi
                    Karşında bir erkek ve insan yokmuş gibi
                    Ağacındaki bütün meyvelerini önüme serdin
Arasıra yalnız olmadığını farkettin
Bu kadar kendim olmamalıyım dedin
                    Ama sadece bir an kadar sürdü
Üçüncü adam kelimesine takıldın
Beni rahatsız etmediğini farkettin
Belki rahatsız etse daha iyi olur dedin
Sonra ondanda vazgeçtin
                    Birinci adam olmayı sevmem
                    Cünkü o sadece bir kişiye aittir
                    Ben paylaşmayı severim
                    İkinci adam olmayanları sunar
                    Bütün hayatın deliklerini sevecenlikle doldurur
                    Ve olmayanı yaratmak hoşuma gider
Bu tazelikler sayesinde
Hayatın karşısında durabiliyorum
Ait olduğumda kuruyorum gelişemiyorum
                    Sen de benim için yepyeni bir tazelik oldun
                    Sürekli tazeliklerimizi paylaşabileceğimiz
                    Onunla birlikte ikinci insan oldun
Düşündüğün anda yanında olacak
Bir insanın varlığıni bilmek
Hayatı kolaylaştırmak demek
Üstelik benim düşündüğüm anda
illaki benim yanımda olmaya gerek yok
                    Ben düşünülen anda
                    İnsanların yanında olmayı seviyorum
Kendi hayatsal sorunlarımı
İnsanların yaralarına merhem olarak çözüyorum
                    Her yaptığım iyilik bana geri dönüyor
                    Paylaşarak gelişiyorum kendim oluyorum
Bir insana aşıksın
Bir insanın korkuları olmasa gelecek düşünebiliyorsun
Herhangi bir insanla karşılastığında
Hoşlandığın zaman birlikte olacağını biliyorsun
Beni zaten anlatmaya gerek yok
                    Niye illaki bir insana ait olmak istiyorsun
                    Daha doğrusu öyle olsa iyi olmaz mı diyorsun
                    Sevgili Can için mi
O benim için bile düşünce kaynağı
Onun nasıl mutlu olacağını ben bile düşünüyorum
Ama seninde mutlu olman gerektiğini
Sadece Can için yaşamaman gerektiğini
Seninde bu hayatta yaşadığını biliyorum
                    Senin mutsuz olduğunda
                    Can ında mutsuz olacağını
                    Yani iki bilinmeyenli bir denklem bu
                    Ne sadece Can ne de sadece sen
                    Ortak bir çözüm üretmek gerekiyor
Ama en hastalıklı düşünce
Ben bunları yapmasam
Ayrılık ortamını yaratmasam
Bunları yaşamak zorunda kalmayacaktı
                    Böyle bir şeyi bir an için bile olsa
                    Düşünmeyeceksin düşünmeyeceksin
Can nasıl değerli bir insansa
Sen de en az onun kadar değerlisin
Can dan önce kendini düşünmelisin
Nasıl mutlu olabilirim diyeceksin
Ben nasıl mutlu olur
                    Ne yazık ki ya da ne güzel ki
                    Tek başına değilsin
O nedenle seçenekli mutluluk ortamları bulacaksın
Bir tanesini bulamıyoruz
Bir de seçenekli bul diyorsun deme
Bunu yapabileceğini biliyorum
Ama ne zaman yapacağını sen biliyorsun
                    İster kısa zamanda ister uzun
                    Bunu sen biliyorsun
                    Ama en doğru olanı bulmalısın
Benim içimden bile geçiyor
O dünya güzeli çocuğa mutluluğunu ver
Dünya güzeli annesine mutluluğunu ver
Hayata ekleyeni her zaman bu ortamın içinde tut
                    Sen Can in en iyi dostu
                    Sevdiği en iyi babası olsun
Ama ait olamayacağımı biliyorum
O nedenle seninde aklına
Aslında yapamayacağın
Ama yapmak isteğini düşündüşün paylaşımlar gelir
                    Bunların içinde en sen olanını yakalamalısın
                    Her çözümde kendini düşünmek zorundasın
Bu mısın takılı cümleleri sevmiyorum
Her akıl gösteren cümle mısın ile biter
Akıl vermek istemiyorum
Kendi değerini sen de bil istiyorum
                    Bütün bu satırlar sadece onun için
Ben kimimki diye düşünmüyorum
Sanane diyemiyorum
Seni ve hiç görmediğim Can i seviyorum
Babasıyla seni de seviyorum
Ona hala ortak paylaşımlar sunduğunuz için
                    Sadece gelemeyene kızıyorum
                    Kendi olma cesaretini gösteremediği için
Sevgili Pamuk Helva cığım
Senin adına düşünüp
En doğrusu bu demeyecek kadar
Mutlu olmanı istiyorum
                    Beni de kendin gibi görüp
                    Yaşananları benimle paylaşabilirsin
                    Beni kırmak gibi bir düşünce aklına gelmesin
                    Bütün çıplaklığınla birlikte olabilirsin
Ben belki bir hayal kahramını gibiyim
Olmadığını bilirsin ama
Zor anında yanına gelmesini istersin
                    Ben senin iyi ve kötü anlarına talibim
                    Biliyorumki her an yanında olamam
                    Ama yanında olduğum anlarda
                    Mutluluğu ve acıları paylaşabilirim
Belki hiç yoktan iyi kadarım
Ama bu hayatın tam ortasında soluk alıyorum
Ve gerçeğim
                    Bütün yazdıklarımı okudum
                    Belki bir şiir değil
                    Düz yazı hiç değil
Belki şiiri boşlukları okuyan tamamlasın
Havasında olduğu için seviyorum
Her satırın ucu açık gibi geliyor
Düz yazı gibi birbirine bağli degil
                    Bunlarda nereden çıktı şimdi
                    Demek istediğim şu
Bu kısa zamanda
Bana gerçek değerini gösterdin
Senin değerini anlamamış insanlar olabilir
İstediğin gibi davranmamış
Ya da istediğin gibi davranmış
Ama senin istemediğin
                    Hayat birçok gizli geçitle dolu
                    Aslında tam karşımızdalar ama
                    Adı gizli geçit olduğu için
                    Onları aramak zorunda kalıyoruz
Kendini kucağına al
Onunla kendin gibi konuş
Belirsizlik uzamasın
Çünkü hayat ani
Hayat sabırsız hayat deli
Beklemeye tahammülü yok
                    Karşıdan bakıp bize gülüyor
                    Onlara bir rota sunuyorum
                    Ve kendilerini unutuyorlar
                    Özgün rotaları akıllarına gelmiyor
                    Diyerek kendini eğlendiriyor
Ama biz hayattan daha duyguluyuz
Sevmesini ve acı çekmesini biliyoruz
Hiç birsey bizi sonlandırmıyor
Ne büyük mutluluklar
Ne de inanılmaz acılar
                    Biz hayat inatcısıyız
                    Ve hayat bizi takip etmek zorunda
                    O nedenle yoruluyoruz
                    Biraz soluklanalım desek
                    Hayat dalga geçiyor bizimle
Ama kendi gücümüzü bilirsek
Hayat her zaman
Bizi takip etmek zorunda kalacak
                    Bu gücün sen de olduğunu
                    Hissediyorum ve biliyorum
                    Lütfen sen de bil
Bak yazmaktan kalemim bile bitti
Dilimde tüy bitmesi gibi birşey
Oylesine hızlandım ki
Yazdıklarımı okuyup tuşlara dökebilecek miyim
İnsanların kendilerini niye peygamber zannettiklerini
Daha iyi anlıyorum
Ama bu satırları kendimin yazdığını biliyorum
                    Yukarıdan ya da aşağıdan gelen yok
                    Neyse konuyu daha fazla dağıtmayalım
                    Bu satırlarin sonuna gelelim
Çok değerli bir insansın
Benim düşüncelerim hep doğru çıkar
Bu düşüncedende öte bildiğim birşey
Lütfen sen de bil
Sevgili Pamuk Helva cığım

14.09.2001

17 Haziran 2001 Pazar

Birşeyler yazmak istedim gözyaşlarımın peşisıra

Birşeyler yazmak istedim gözyaşlarımın peşisıra.
Kağıt aradım evin odalarında. Karşıma çok yıllardır bir köşede saklanmış saman kağıtları çıktı. Genç çocukları seyrederken ağladım ve gençliğimde kullandığım saman kağıtları kucakladı beni.
Nereye kadar yok sayacağız yaşadıklarımızı…
Herbir acı, içten kaynaklanan kahkaha, her bir sevgili, geride bıraktığımız dostlar, dinlemediğimiz ve anlatamadığımız aileler, ilkolkulda yanında oturduğumuz ve kaybettiğimiz çocuklar, utandığımız ve gülümsediğimiz eski hallerimiz ve yaşadığımız herşeyi topladığımızda biz oluruz, ben olurum. Unutkanız.
Kendimizi bile unutuyoruz.
İki ayağına farklı ayakkabılar giyip, askı ile tututurduğum pantolanunun içine kazağımı sokarak dolaşırken beni anlamazmış gibi bakanlara aldırmadan dolaşıyordum. Şimdi ben bakıyorum ve bana aldırmadıklarını unutuyorum.
Herşeyi yapmaya hakkımız olduğuna inanıyoruz ve bu benim hayatım diyebiliyoruz. Her insanın hayatı var. Kimi beni acıtır kimi mutlu eder. İstediğimi seçme hakkım var. Acımı istiyorum, beni acıtacak insanları biliyorum ve gider acımı yaşarım, bıkınca geri dönerim.
Bir dolmuş kuyruğunda beklerken sekiz kişi biner ve dokuzuncu ne şanssızım der. Aslında bir sonraki dolmuşun birincisiyiz. En öne tek başımıza oturabiliriz. AKM nin yanındaki dolmuşlara günü çok arkada bırakıp önüme yaklaştırdığım ve alkolle kucak kucağa kaç defa bindim acaba, kaç tanesinde sızıp Bostancı da şöför arkadaş tarafından uyandırıldım ? Kimbilir…
Moda daki kadınlar plajından denize hiç girmedim ama bomontiden çok defa seyrettim şimdi yaşlanmış olan kadınları…
Kadınlar, sevdiğimiz ve anlayamadığımızı düşündüğümüz, aldattığımız ve aldatıldığımız, annem ve aşkım dediğimiz hepsi kadın ve ben erkeğim.
Biliyorum ki sürekli bir arada olamayız ama
onlara dokunmadanda kendimiz olamayız.
Kadınları İstanbul a benzetiyorum, hep buradan gitmek isteriz, küçük bir kasabada denizde taş sektirmek isteriz ama hala buradayız.
Kadınların bizi anlamadığını düşünürüz, ayrı gezegenlerden geldiler laflarını duyarız, hem onları hem kendimizi acıtırız ve hala kadınlara dokunuruz. İstanbul ve kadınlar,
boşuna boğaz en güzel kadının boynu gibi görünmez,
gerçekten boğaz kadar kocamandır kadınların gerdanı ve öpmekle aşınmaz.
Kaç tane taptaze gerdana yüreğimi sokarak kendimdem geçtim, o ince kıvrımın cazibesinde kendimi dinlendirdim. Aşık oldum delileri kıskandıracak kadar, adını bile öğrenemeden tenlerine kıvrıldım, bazen bir gece bazen yıllarca, hiç bitmeyecekmiş gibi ve sabah uyanmadan buhar olmak gibi, hepsi aklımda,
hepsi tenimin biryerlerine gizlenmiş ama sen yüreğimdesin…
Yıllar önce sadece sevgilimle sevişebileceğimi düşünürdüm
ta ki sabah uyandığımızda adını öğrendiğim insana kadar.
Hayatın her tarafı vezuv gaz sobaları ile dolu, dokunuyoruz, yanıyoruz ve öğreniyoruz. Neyseki sıcaklığı önce tenimize dokunuyor ve her seferinde ruhumuzda yanmıyor.
Uç uç böcekleri avucumuzda ama dilek tutmasını unutmuşuz.
Boşvermişlik ve anlamsızlık paçalı donlarımıza kadar bulaşmış…
Bir dost sevgili tezi ortaya atmıştım çok eski zamanlardan bir zamanda ve hayatta.
Dost sevgilinin açılımı,
herşeyi içtenlikle paylaştığın, gözyaşlarını ve kahkahalarını gönül rahatlığıyla verdiğin, yanındayken çırılçıplak ruhlarla dokunduğun ve seviştiğin.
Gerçek dost tarifinden tek farkı bir tutam seks eklenmesi.
Bir tutam demek hissetmemek ya da az demek değil tam aksine sonuna kadar hissedip paylaşmak demek…

2001

30 Ocak 2001 Salı

Uykunun...

Uykunun, gözlerden ayak parmaklarına kavuşma anında bile uyanık kalan bir ruhla birlikte yaşarken, hayatın hiçbir anını kaçırmama telaşıyla pır pır eder yürek…

Sadece kucaklamak ve kucaklanmak peşinden koşarken, dingin anların acısı tiz oluyor. Gözyaşlarını yüreğinden sıkan, ruhunu sayısız mandalla rüzgara teslim eden, kahkahalarını paylaştıkça hisseden ve sadece anın kıymetini bilen bir soluk olmak…

Bedeni gidemese bile ruhuna küçük sahil kasabasında taş sektirden, kalabalığın öznesinde kendine sarılabilen, basit zevklerin sıralarına oturabilen ve kördüğüm anlarında küçücük ucunu bulma sevdasına tedavülden kalkan, gerçek olma yokuşlarında arnavut kaldırımlarına iz bırakma uğraşında bulunan kendini kimlere anlatsın…

Ve, son satır yolculuğundan üç noktaya…

2001

1 Ocak 2001 Pazartesi

Bir saniye önce eski yıl

Bir saniye önce eski yıl
Sonra yeni yıl
Bir kelebek bile
Daha uzun ömürlü

01.01.2001