30 Aralık 1998 Çarşamba

Yaz yağmuru düşüyordu...

Yaz yağmuru düşüyordu kırçiçeklerinin yumuşak tenlerine ve tenlerinden toprağa ulaşıyordu damlacıklar, toprağın kokusunun dayanılmazlığı heyecanlandırıyordu yürekleri ve yaz yağmuru iki yüreğe dokundu,
bütün doğayı aşk kokuları heyecanlandırdı.
Sen ve ben canım sevdiğim, bir yaz yağmurunun heyecanlı ve hassas dokunuşuyla silkelendik, ayağa kalktık, sevda yollarında soluklandık ve bir yılın sonuna doğru yürek yüreğe yol aldık.
Biz doğalı bir yıl olmadı ama yılın sonun geldi. Ben derimki bir yıl daha bitiyor diye üzüleceğimize yıl başlıyor diye sevinmeliyiz.
Zaten biribirimizi seviyoruz.

Umulmadık bir anda umurlarım seninle doldu ve düştüm peşine. Kimi gün tümsekleri görmedim, tökezledim. Üstüm başım yara bere içinde kaldı.
Ama yüreğimi hep senin için özenle korudum. Seni sevdim.
Hem de çok sevdim. Hep de seveceğimi biliyorum.
Bunu bana kim bildiriyorsa…

İnanılmaz bir şekilde inanılır olmayı başarıyoruz. Kolay olmuyor biliyorum ama biz de kolay olmadık. Ne sen kolay kolay sen oldun ne de ben.
Belki yaşamın bizi özellikle yorduğunu düşündük. Ve yürek yüreğe bulduk biribirimizi. Bence bir lütuf bu. Bize, sana ve bana umulmadık bir lütuf.
Kim yaptıysa teşekkür ederim. Kısacık ikibin yılın sonuna bir kala sevdamız peşlerimizde fış fış kayıkçı yürekliliğle koşuyoruz inanılmazlığın inanırlığına doğru.

Sevdalı kadınım, bu söz başlar yüreğine doğru, dokunur yüreğine en sevecen haliyle, belirli bir süre soluklanır yüreğinde ve yola çıkar büyülü gözlerine doğru, orada büyülenir kalır bilinmeyen sürelerce.
Sonra dudaklar, boyun ve kulağın kesiştiği hassas kavşak, teninin dayanılmaz kıvrımları ve mutluluk çığlıklarımız yağar kırçiçeklerin üzerine.
Yeni yıl olduğun yerde bekle bizi. İki sevdalı yürek seninle birlikte hayatı keyiflendirecek. Sevdiğim kadınım hiçbir bakış, hiçbir ses, hiçbir görüntü, hiçbir ten, hiçbir bitiş ya da başlangıç yüreğimi yüreğinden koparamaz.
Şimdilik mutlu yıllar, daha sonra mutlu hayatlar, yeniden doğuşlar yeniden sevdalanmalar ve tam bir insan olup aşkın ara sokakları ya da çıkmaz sokakları dahil tamamında yürek izimizi bırakmalar ve sonsuz adı verilen duygular ülkesinde var olmalar.

Seni seviyorum.

30.12.1998

19 Aralık 1998 Cumartesi

Aşk gözyaşlarımı itekliyor

Aşk gözyaşlarımı itekliyor
Yanaklarımdan bir ırmak akıyor
                    Küçücük bir çocuğun
                    Gözyaşlarına karışıyor ırmak
Baş kaldırıyorum
Kırçiçeklerini öldüren dünyaya
Her şeyi karşıma alıyorum
Kendimi bile
                    Bilinmezliğin
                    Bilmek istemeyenlerin
                    Dikiliyorum karşılarına
Vuruyorlar yüreğime yüreğime
İçim acıyor
Tek bir damla kanımı
Akıtmıyorum
                    Ruhum bedenimden ayrılmıyor
                    Acılar acılığını unutuyor
Dikiliyorum hayata
Sıradan keyiflerin
Sıralarına oturuyorum
                    Derinliklerim çok derinde
                    Sığlıklarda sığlanıyorum
Bir türkü oluyorum
Yeni yüzyılın ortasına
Kimsenin çalmadığı
                    Yine zamana emanet ediyorum

19.12.1998

14 Aralık 1998 Pazartesi

Bir an için

Bir an için
Sadece bir an için
Dünyayı yerinde saydırsam
Sana sıkı sıkı sarılsam
Sana hiçbir zaman doyamayacağımı
Bir kere daha anlasam
                    Ve dünyayı döndürsem yeniden
                    Yeniden dünyaya gelsem
                    Yüreğinin peşine düşsem
                    Sevdalansam sana yeniden
                    Yeniden yeniden
Her hayat geri dönüşümde
Sevdan hep aklımda kalsa
Beni hatırlamayan sana
Yeniden aşık olsam
Sende bana olsan
                    Beni bilmediğini bile bile
                    Tekrar beni sevebilmenin
                    Mutluluğuyla havalansam
Gökyüzünde süzülürken
Ayaklarım yere değse
Tenim tenine
Ruhum ruhuna
Sonsuzum sonsuzuna
                    Çırılçıplak uyusak
                    Güneş üzerimize doğsa
                    Tenimiz kırçiçekleri açsa
                    Koklasak birbirimizi
                    Kendimizden geçsek
Bir an için
Dünya yerinde saysa
Sana sıkı sıkı sarılsam
Ve öylece kalsak

14.12.1998

12 Aralık 1998 Cumartesi

Aşk ürünleri sergisinde

Aşk ürünleri sergisinde
İki yürek içiçe
Kırçiçekleri tazeliği
Sevdalarının içinde
                    Aşk saklambaçında
                    Sobelendi iki yürek
Noel baba kızağını
Hediye etti bize
Yepyeni yılın içine
Bırakalım sevgimizi diye
                    Sevgi
                    Tüm güzelliklerin anası
Kopkor düştü bir anda
Düştüğü anda kavurdu
Kavurduğu anda doğurdu
                    Doğduk
                    Sevdalı ikiz yürek
                    Unutulmuşlukların üstüne
Dokunmasak bile
Sağanak ruh haliyle
Gafil avlandık
                    Seviyoruz
                    Söylesekte söylemesekte
                    İkimizde biliyoruz
Kimi an gelir
Bir sözcük panzehir olur
Yürek onu duydu mu
Sağlık bedeni sarmalar
                    Sevdiğim
                    Heyecanlıyım
                    Kıpır kıpırım
Aşkın yapbozunu
Havada bir araya getiriyorum
                    Aceleciyim
                    Tadına varmak istiyorum
Yarını satın alacak
Güçle tanışmak istemiyorum
                    Bu günde
                    Bütününe varmak istiyorum

12.12.1998

10 Aralık 1998 Perşembe

Hepsini istiyorum

Hepsini istiyorum
Yaşayabileceğimiz
En küçük birimden
En büyüğüne kadar
Delicesine yaşamak istiyorum
                    Seni yormamın nedeni bu
                    Alışık değilsin biliyorum
                    Ama ben alışığım ya
                    Durduramıyorum sevgimi
                    Ve seni boğuyorum muyum
Boğuyorum
Belki
Neyse ne
Seni seviyorum
                    Hem kendime direniyorum
                    Hem de diğerlerine
                    Ama sevgim yüreğimde
                    Senin için rezerve
İstediğinde yakala
İstemediğinde bırak
Bırak kendini bana
                    Uç uç böceği olalım
                    Tüm hayatı
                    Dileklere kavuşturan

10.12.1998

8 Aralık 1998 Salı

Zamanın sırtına dayanıp

 
Zamanın sırtına dayanıp
İtekleye itekleye ilerletirken
                    Yeni doğmuş güneşin
                    İlk ışıklarında pineklerken
Bir ses dokundu yüzüme
Kaldırdım başımı
Bir çift göz
                    Yüreğimde bir çift göz
                    Yuvalandı sere serpe
                    Sevdim delicesine
Sildim yaşadıklarımı
Sıfıra sıfırda başladım
Yaşadıkca ekledim
Biz edelim diye
                    Yine zamanın
                    Sırtına dayandım
                    Bir telefona hasret
Sıvı ile doldurdum
Yüreğimin boşluğunu
Uyandım uyuyamadım
                    Kolumu sol yanıma
                    Uzattım
                    Üstüne kimse uzanmadan
İçime akıttım
Gözlerimin suyunu yaşadım
Ne gerekiyorsa
Yaşamdan
                    Günün birinde
                    Belki de yılın
                    Kimbilir
Ta ki denen
Zamanda
Gün batımında
Sana sarıldığım anda
                    Yüreğimin titremesini
                    Tümümde hissetmek uğruna
Soluk alacağım
Kaça olursa olsun
Seni seviyorum

08.12.1998

Hiçbir şeyi düşünmeden...

Hiçbir şeyi düşünmeden, hiçbir eyleme kalkışmadan hatta gitme eylemi yapılmadan gidilecek bir yerde, bitkisel bir hayat sürmenin özlemiyle özlemler tüttüren, derken gün ışığıyla birlikte gecenin ortasına düşen, açıkgöz kıvamındaki gözlerini kaybeden insanlar topluluğunun nerede yaşadığını biliyor musun?

Bilmiyor musunuz, hiç açıkgöz değilmişsiniz. Demek ki kıvamınız tutmamış. Kıvam tutturucuların grevde olduğunu duymuştum, demek ki doğruymuş. Hiçbir şeyin, ağaçların bile düşürecek bir yaprağı yoktu ve sonbahar hüzünlendi bu duruma, kurumuş yaprakları kırmızıya boyayamadı diye. Sarı renkte artık sarı değildi. Yaşadığı renk üçlemesi nedeniyle nedenlerini kaybetti. Meğerse nedenleri gerçekleştiriyormuş sarı olarak görünmesini. Görüntüler sislendiler önceleri ama sis perdesi yıllık izindeydi. Yerine bakan arkadaşın adı system klasörüydü. Sis işlerinden sonra anlamadığı halde bu göreve niçin verildiğini düşünmedi. Onun görevi düşünmemekti bu düzende. Düzen bir arkadaşı ile karmaşaya çaya gittiler. Çayları karıştırdılar ayran sandılar. Sandı denilen canavarlar çoğaldıklarında isimleri sandılar oluyor. Oluyorlar artık olmuyorlar. Güneşe bıraksak bile ham kalıyorlar. Ham, dibi görünmeyen ama sesi duyulan bir kuyuydu. Kuytularda seslenen bir kuyuydu. K harfi mahkemeye başvurup adını değiştirmek istediğini söyledi. Söylenen hiçbir şey alehte delil olarak kullanılamıyor artık. Artıkları değerlendirmek diye bir problemimiz kalmadı, çünkü artıklar çok değerlendi. Değer bilmez toplumların derileri ince olurmuş tırt dağının eteklerinde. Etekler havalandı iç çamaşırı bayramında. Beyazlar doksan renkliler altmış derecede güneşlendiler. Gün bir gün evlendiğinde güneş oldu. Oldu lular r leri söyleyemiyordu. Hiçbir söylemi olmayan insanlar yaşamlarını ayakta dikilip yakınlara bakarak geçiriyorlardı. Geçirilen herhangi bir hastalıktan sonra iyi olma hali meydana geliyordu. Sonunda geldiler. O kadar söyledim geleceklerini beni dinlemediler. Oysa haklı olduğumu biliyordum ama toplum kalabalıktı benden ve inanmadılar. Belki pişmandırlar sevgiye sevgi göstermedikleri için. Ama söyledim sevgi önemli diye, sevin sevilin, paylaşın diye. Ama olmadı ve geldiler.

08.12.1998

7 Aralık 1998 Pazartesi

Bir an için döndüm arkama

Bir an için döndüm arkama
Geride bıraktıklarıma
Bugün de yaşadıklarıma
                    Bir yol keşfedersin
                    Adını kendin koyduğun
                    Senin ayak izlerin
                    Senin nefesin çınlatır
                    Keşfettiğin yolu
Derken elele olursun
Adına sevdiğin dediğin
İnsanın nefesi katılır
                    Papatyaların sarısında
                    Kırmızı gün doğumlarında
                    Alacaklaranlık aydınlıklarda
Gecenin gündüze yakın olduğu
Tertemiz duygularında
Sevişirsin şiirlerin üzerinde
                    Bir sigara dumanı yayılır
                    Mis gibi ten kokularına doğru
Kırçiçekleri dökülür tavandan
Yumuşak tenlerimize doğru
                    Seversin nedeni olmadan
                    Ne kuş uçumu
                    Ne sigara içimi
                    Mesafesizdir yüreğin
Birden bir çarpıntı
İllaki zorlama
Niçin dersin beynine
Rahat bırak yüreğimi
                    Kara deliklere kadar
                    Gök taşlarının yağmuruda olsa
                    Gittiği yürek birlikteliğine
                    Kadar dersin
Geçmişime bu günümü anlatmak
Her gün sevecenlikleriyle
Karşısına oturtup
Sana bakan geçmişe
Bugümüzde mutluyum demek
                    Bir yer biliyorum
                    Yüreğimde bir nokta
                    Senin bütün hallerin
                    Neşe içinde orada
Orasını seviyorum
Beynimle konuşmadan önce
Seviyorum seviyor
                    İster kara deliklere kadar
                    İster yarına
                    Bütün hesaplarımı unuttum
                    Tek hatırladığım sensin
Yürekleri okşayan kahkahaların
Büyülendiğim yüzün
Gerisi fasa ve de fiso
                    Bir cin çıktı karşıma
                    Dile benden ne dilersen
                    Seni anlattım cine
                    Tek birşey diledi benden
                    Seni
Seni seviyorum

07.12.1998

6 Aralık 1998 Pazar

Bilinmeyen bir hayatın

Bilinmeyen bir hayatın
Satırlarında soluk alırken
                    Sımsıkı sarılacağım
                    Bir yüreğin
                    Yolunu gözlerken
İnişlerin ve çıkışların
Arasındaki düzlüklerde
Tek başına yaşarken
                    Hep seni bekledim
Beklemek acılıdır
Hele bilinmeyeni beklemek
Yürek yorgunluğu verir
                    Seninle yürek yüreğe
                    Yaşamamızın üzerinden
                    İki sevda yılı geçti
Her gün seni tanıyor
Her dakika sana
Yeniden aşık oluyorum
                    Ne seni seyretmekten
                    Ne seni özlemekten
                    Ne de koca ömrümü
                    Seninle paylaşmak duygusundan
                    Vazgeçemiyorum
Hayatımın
Vazgeçilmezisin
                    Belki hayat farkımızda değil
                    Ama bizim için
                    Sadece birbirimizi sevmek
                    Gözlerimizin içine bakmak
                    Mutluluğumuzu paylaşmak
                    Yüreklerimizi birbirine sunmak
                    Hayatı anlamdırmaktır
Canım sevdiğim
İyi gün kötü gün bir ömür
Seninle geçeceğini bilmek
İnanılmaz birşey
                    Tek inandığım
                    Seni sevmek
Ve
Hayatlarımı seninle geçirmek
                    Seni seviyorum

06.12.1998