18 Ağustos 2005 Perşembe

Vagonlarını kaybetmiş

Vagonlarını kaybetmiş
Yolcu trenleri gibi
                    Adım kalabalık
                    İçim yalnız

18.08.2005

17 Ağustos 2005 Çarşamba

ne yapacağımı bilmediğim

Ne yapacağımı bilmediğim
Bir kendim yaratıp
Çıkmaz sokaklara dalıp
Kendimi dinlendirdiğim
                    Kadınlardan saklanıp
                    İnadına sobelendiğim
Kayıp anlarım için
Tam sayfa ilan verdiğim
                    Yitik misketlerimi özlerken
                    İnsan olmanın mengenesine sıkıştığım
Kimi an yorgun
Kimi an taptaze doğum
                    Günün ilk çayı aydınlığı
                    Buzlu rakı fluluğu
                    Tekila altın vuruşlarında
Bedenim yıldızlardan yorgan altında
Başım dolunaydan yastık üstünde
Ruhum bilinmezliğin uykusunda
                    Kaç geceyi kaybettim
                    Hangi sabahları kaçırdım
Güneşin sıcaklığıyla sevişirken
Yağmur damlası dokunuşlarını özlediğim
Hepsini çok sevdiğim
                    Karmaşık dokunaklı paylaşımlı
                    Hayatlı soru işaretleri yaşadığım

17.08.2005

Hayatın dokunaklı satırlarında

Hayatın dokunaklı satırlarında
Kaybolan heyecanların
Göz ile vedalaşan yaşların
Yürekten kahkahaların
Birbirlerini sallamasında
Yıkılmayan köklerin sadeliğinde
Yaşayan ruh karmaşaları
Elimizden tutarlar
Ve kendimizi ararlar
                    Nereye kadar diye sorar
                    Bilinmezlikler
Kim bilebilir son noktanın anını
Ya da bilmek isteyen var mı
                    Herşeyi bir kenara koymalı
                    Kendimizle başbaşa kalmalı
Sıkı sıkı sarılmalı ruh ve beden
Sonra yola koyulmalı
Diğer insanlarla kucaklaşmak için
                    Bir sevgili ya da dostla değil
                    Ancak kendimizle kendimiz oluruz
Kendin olduktan sonra
İster dost ister sevgili
Daha tatlı olur
                    Yaşarsın dilediğince
                    Sevgilinide acınıda
Hiç birşey korkutmaz seni
Çünkü her adımın senindir

17.08.2005

Tam tamına

Tam tamına
Artık yarı yarıya
İçine girdim
Ruhum dışarıda
                    Boşaldım
                    Tüm içimi kustum
                    Ne lağman
                    Ne de başka birşey
Kendi kendime
Ettim
Sifonu çektim
Döne döne uzaklaştım
Uz oldum
                    Kırağı zamanlarında
                    Sarı kızı sağdım
                    Çitin üstüne astım
                    Seyrine daldım
Kaybolmanın
Mis kokusunu
İçime çektim
Bir nefeste
                    Ötede
                    Az ötede bir yerde
                    Havaya asılmış
                    Bir çift gözün
                    Yaşları toprakla buluştu
Hüzün kokusu sardı
Kendi dünyamı
                    Yaşlarım yıllık izinde
                    Bakakaldım
                    Kendi üstüme kaldım
Banane

16.08.2005

İlk hayatın

İlk hayatın
Sonlarında
Güz yaprakları
Omuzlarımda
Toprağın izi
Suratımda
                    Bir merdiven
                    Basamaklarını kaybetmiş
                    Gözü yaşlı sevgilinin
                    Treni rötar yapmış
Çiçekler solmalarda
Birkaç gözyaşına
Muhtaç
                    Samanlıkta
                    Seviştim kendimle
                    Seni seviyorum
                    Dedim kendime
Çiçekçime uğradım
Kendi adresime
Kırmızı güller yolladım
İsimsiz
                    Merak ettim
                    Hayranım kim dedim
                    Kendime yabancıyım
                    Yabancılar kendim
Mola işaret ettim
Hayatın hakemine
Bir devredeki
Mola hakkım dolmuş
Artık ikinci hayata

16.08.2005

16 Ağustos 2005 Salı

Aslında

Aslında
Martıların karnı aç değil
Vapurdan atılan simitleri
Tıka basa karınlarına kapıyorlar
                    İnsanları mutlu etmek uğruna

16.08.2005