30 Nisan 1995 Pazar

Bir deniz kıyısı...

Bir deniz kıyısı güzelliğini tamamlayan dalga sesleri ile birlikte bir bebek sundu bize dalgalar. Sevecen kolları ile taşımışlardı o güzelim bebeği kim bilir hangi uzay boşluğundan taa otuz nisanın ortasına insanlara sevgiyi öğretsin diye. Güleç yüzlü bir kız bebeğiydi sevecen dalgaların sarışın bebeği. Bir bebek hayal edersiniz, kendi bebeğiniz, kardeşinizin bebeği, komşunun ya da tanımadığınızın bebeği. Umut olsun istersiniz hem kendisine hem dünyaya. Dost olsun istersiniz hem kendisine hem dünyaya. İnsan insan bakmasını istersiniz hem kendisine hem dünyaya. Bütün kendilerin, kardeşlerin, komşuların, tanımadıkların bebekleri için istediklerini sundu bize otuz nisan bebeği. Tay tay yaptı, sıraladı, yürüdü, koştu. Ben de arkasından koştum sevgimle yakalamaya çalıştım dalgaların bebeğini. Yakaladık birbirimizi günlerin bir tanesinde. Bilmedik birbirimizi kovaladığımızı, beklediğimizi, umut olmalarımızı. Yaşarken öğrendik öğreniyoruz. Damlaya damlaya biriktirdiğimiz ve hiç taşmayacağını bildiğimiz bir sevgi bütünlüğü içindeyiz. Günden güne güçlenen bu güzelim sevgi için çok teşekkürler nisan ayının otuzuna. Sevmek, uzay kapısının iki yanındaki kişi gibi iki kişi olmak, umut olmak, dost olmak, biz olmak hiçbir endişe duymadan. Bütün bu otuz nisana emeği geçen canlı cansız her şeye teşekkürü borç bilir ve borcumu öderim.
İyi ki doğdun sevgilim. Birlikte mutlu mutlu uzun uzun
yıllar yüz yıllar.
Seni seviyorum. Evet evet.

30.04.1995

Hiç yorum yok: