11 Haziran 1999 Cuma

Düz yazılar birarya gelse...

Düz yazılar biraraya gelse,
şiirler toplu yürüyüşler yapsalar,
bilinmeyen alfabelerden bilinmeyen diller üretilse,
hepsi anlaşsalar ve tüm anlamları üstüne ant içseler
yine de duyuramam gibi geliyor yüreğimdeki seni sevmelerimi kimselere.
Nasıl içime ekildi, kim besledi onu kırçiçekleri kokularıyla,
nasıl öğrendi inanılmaz sevdayı bu yürek bilemiyorum.

Yaşam,
kendi hayatını sürdürmek için gerçek sevdalar peşinde
ve geçen gün beni esir aldılar.
Uzun uzun anlattılar yaşamın sevgiye muhtaç olduğunu ve soluk almaları için bizim yüreğimize olan ihtiyaçlarından bahsettiler.
Ve sevgimizi devam ettirmezsek neler olabileceğini tahmin bile etmek istemeyeceğimizi söylediler.
Bende bu sevdanın bizim soluğumuz olduğunu ve zaten hiç birşey için ondan vazgeçmeyeceğimizi anlattığımda bana sarıldılar ve
gözyaşlarını sahipsiz bıraktılar.

Bir de geçenlerde masal kahramanlarının gizli olmayan
toplantılarına katıldım.
Artık kahramanlıktan bıktıklarını ve senin gibi bir insana
aşık olmak istediklerini paylaştılar benimle.
Önce çok sevindim bizim ve senin için düşündüklerine ama
senin bir tane olduğunu bilmek onlar adına üzdü beni.
Sevgimizi anlatmaya başladım kahramanlara, kendiminde onlar gibi tek başına yaşadığım günlerimi paylaştım
ve seni karşıma çıkaran dolunay konseyinden bahsettim.
İlk defa duyuyormuş gibi dinlediler beni.
Dolunaylı bir gecede gerçek bir insanla sevda kucağına sarılma isteğimi yüreğimle dertleşirken dolunaydan kopan bir parçanın bana doğru yaklaştığını gördüm ve hesaplanamaz bir süre sonra karşımda asılı duruyordu.
Dolunay konseyini ilk defa ondan duydum
ve bir daha kimseden duymadım.
Karşılaşacağımı söyledi bana yürekdaşımla,
ama beklenilmeyen duygular sıkışmaları olabileceğini söylemesine
pek aldırmadım. Ne de olsa ilk defa konsey parçasıyla konuşuyordum.

İşte dolunaylı bir gece de ışınlandın Taşlık alanına sevdiğim.
Eğildim üstüne, konuştum sessizce.
Kandırmak istedim, senin gerçek varlığını bilmeden
koynuna girmek istedim.
Bilmiyordum koynunun taptaze kırçiçekleriyle bezendiğini.
Kırçiçekleri konseyide varsa onlarda yakında ziyaretime gelirler.


Sevdiğimin kıyısında martı sessizlikleri, dalga koşuşturmaları, rüzgarın okşayışları arasında kumsalın sevgi dolu kucağı ortasında yüreklerimiz soluklanırken, yaşamda sürmenin telaşında bize imrenmekte
ve işin sırrını öğrenmek için hesaplar yapmakta.
Bir gün yaşamı karşıma alıp konuşacağım ve artık kendini yaşaması gerektiğini anlatacağım.
Yoksa seninle karşılaşmasının hayal olarak bile anılmayacağını söyleyeceğim. Kendi bilir.

Düz yazı çalışması karışık bir hal almaya başladı canım sevdiğim.
Yaşama eklediğimiz sevgimizin çocukları umut olsun dostlarımıza.
Seni sevebilmenin hisleri ile sarhoş sarhoş dolaşırken, sana sarılmalar uğruna yarınlara koşarken hep birlikte olacağız.
Artık biz zamanını ekledik hayata.
Bize.

1999

Hiç yorum yok: