30 Aralık 1998 Çarşamba

Yaz yağmuru düşüyordu...

Yaz yağmuru düşüyordu kırçiçeklerinin yumuşak tenlerine ve tenlerinden toprağa ulaşıyordu damlacıklar, toprağın kokusunun dayanılmazlığı heyecanlandırıyordu yürekleri ve yaz yağmuru iki yüreğe dokundu,
bütün doğayı aşk kokuları heyecanlandırdı.
Sen ve ben canım sevdiğim, bir yaz yağmurunun heyecanlı ve hassas dokunuşuyla silkelendik, ayağa kalktık, sevda yollarında soluklandık ve bir yılın sonuna doğru yürek yüreğe yol aldık.
Biz doğalı bir yıl olmadı ama yılın sonun geldi. Ben derimki bir yıl daha bitiyor diye üzüleceğimize yıl başlıyor diye sevinmeliyiz.
Zaten biribirimizi seviyoruz.

Umulmadık bir anda umurlarım seninle doldu ve düştüm peşine. Kimi gün tümsekleri görmedim, tökezledim. Üstüm başım yara bere içinde kaldı.
Ama yüreğimi hep senin için özenle korudum. Seni sevdim.
Hem de çok sevdim. Hep de seveceğimi biliyorum.
Bunu bana kim bildiriyorsa…

İnanılmaz bir şekilde inanılır olmayı başarıyoruz. Kolay olmuyor biliyorum ama biz de kolay olmadık. Ne sen kolay kolay sen oldun ne de ben.
Belki yaşamın bizi özellikle yorduğunu düşündük. Ve yürek yüreğe bulduk biribirimizi. Bence bir lütuf bu. Bize, sana ve bana umulmadık bir lütuf.
Kim yaptıysa teşekkür ederim. Kısacık ikibin yılın sonuna bir kala sevdamız peşlerimizde fış fış kayıkçı yürekliliğle koşuyoruz inanılmazlığın inanırlığına doğru.

Sevdalı kadınım, bu söz başlar yüreğine doğru, dokunur yüreğine en sevecen haliyle, belirli bir süre soluklanır yüreğinde ve yola çıkar büyülü gözlerine doğru, orada büyülenir kalır bilinmeyen sürelerce.
Sonra dudaklar, boyun ve kulağın kesiştiği hassas kavşak, teninin dayanılmaz kıvrımları ve mutluluk çığlıklarımız yağar kırçiçeklerin üzerine.
Yeni yıl olduğun yerde bekle bizi. İki sevdalı yürek seninle birlikte hayatı keyiflendirecek. Sevdiğim kadınım hiçbir bakış, hiçbir ses, hiçbir görüntü, hiçbir ten, hiçbir bitiş ya da başlangıç yüreğimi yüreğinden koparamaz.
Şimdilik mutlu yıllar, daha sonra mutlu hayatlar, yeniden doğuşlar yeniden sevdalanmalar ve tam bir insan olup aşkın ara sokakları ya da çıkmaz sokakları dahil tamamında yürek izimizi bırakmalar ve sonsuz adı verilen duygular ülkesinde var olmalar.

Seni seviyorum.

30.12.1998

19 Aralık 1998 Cumartesi

Aşk gözyaşlarımı itekliyor

Aşk gözyaşlarımı itekliyor
Yanaklarımdan bir ırmak akıyor
                    Küçücük bir çocuğun
                    Gözyaşlarına karışıyor ırmak
Baş kaldırıyorum
Kırçiçeklerini öldüren dünyaya
Her şeyi karşıma alıyorum
Kendimi bile
                    Bilinmezliğin
                    Bilmek istemeyenlerin
                    Dikiliyorum karşılarına
Vuruyorlar yüreğime yüreğime
İçim acıyor
Tek bir damla kanımı
Akıtmıyorum
                    Ruhum bedenimden ayrılmıyor
                    Acılar acılığını unutuyor
Dikiliyorum hayata
Sıradan keyiflerin
Sıralarına oturuyorum
                    Derinliklerim çok derinde
                    Sığlıklarda sığlanıyorum
Bir türkü oluyorum
Yeni yüzyılın ortasına
Kimsenin çalmadığı
                    Yine zamana emanet ediyorum

19.12.1998

14 Aralık 1998 Pazartesi

Bir an için

Bir an için
Sadece bir an için
Dünyayı yerinde saydırsam
Sana sıkı sıkı sarılsam
Sana hiçbir zaman doyamayacağımı
Bir kere daha anlasam
                    Ve dünyayı döndürsem yeniden
                    Yeniden dünyaya gelsem
                    Yüreğinin peşine düşsem
                    Sevdalansam sana yeniden
                    Yeniden yeniden
Her hayat geri dönüşümde
Sevdan hep aklımda kalsa
Beni hatırlamayan sana
Yeniden aşık olsam
Sende bana olsan
                    Beni bilmediğini bile bile
                    Tekrar beni sevebilmenin
                    Mutluluğuyla havalansam
Gökyüzünde süzülürken
Ayaklarım yere değse
Tenim tenine
Ruhum ruhuna
Sonsuzum sonsuzuna
                    Çırılçıplak uyusak
                    Güneş üzerimize doğsa
                    Tenimiz kırçiçekleri açsa
                    Koklasak birbirimizi
                    Kendimizden geçsek
Bir an için
Dünya yerinde saysa
Sana sıkı sıkı sarılsam
Ve öylece kalsak

14.12.1998

12 Aralık 1998 Cumartesi

Aşk ürünleri sergisinde

Aşk ürünleri sergisinde
İki yürek içiçe
Kırçiçekleri tazeliği
Sevdalarının içinde
                    Aşk saklambaçında
                    Sobelendi iki yürek
Noel baba kızağını
Hediye etti bize
Yepyeni yılın içine
Bırakalım sevgimizi diye
                    Sevgi
                    Tüm güzelliklerin anası
Kopkor düştü bir anda
Düştüğü anda kavurdu
Kavurduğu anda doğurdu
                    Doğduk
                    Sevdalı ikiz yürek
                    Unutulmuşlukların üstüne
Dokunmasak bile
Sağanak ruh haliyle
Gafil avlandık
                    Seviyoruz
                    Söylesekte söylemesekte
                    İkimizde biliyoruz
Kimi an gelir
Bir sözcük panzehir olur
Yürek onu duydu mu
Sağlık bedeni sarmalar
                    Sevdiğim
                    Heyecanlıyım
                    Kıpır kıpırım
Aşkın yapbozunu
Havada bir araya getiriyorum
                    Aceleciyim
                    Tadına varmak istiyorum
Yarını satın alacak
Güçle tanışmak istemiyorum
                    Bu günde
                    Bütününe varmak istiyorum

12.12.1998

10 Aralık 1998 Perşembe

Hepsini istiyorum

Hepsini istiyorum
Yaşayabileceğimiz
En küçük birimden
En büyüğüne kadar
Delicesine yaşamak istiyorum
                    Seni yormamın nedeni bu
                    Alışık değilsin biliyorum
                    Ama ben alışığım ya
                    Durduramıyorum sevgimi
                    Ve seni boğuyorum muyum
Boğuyorum
Belki
Neyse ne
Seni seviyorum
                    Hem kendime direniyorum
                    Hem de diğerlerine
                    Ama sevgim yüreğimde
                    Senin için rezerve
İstediğinde yakala
İstemediğinde bırak
Bırak kendini bana
                    Uç uç böceği olalım
                    Tüm hayatı
                    Dileklere kavuşturan

10.12.1998

8 Aralık 1998 Salı

Zamanın sırtına dayanıp

 
Zamanın sırtına dayanıp
İtekleye itekleye ilerletirken
                    Yeni doğmuş güneşin
                    İlk ışıklarında pineklerken
Bir ses dokundu yüzüme
Kaldırdım başımı
Bir çift göz
                    Yüreğimde bir çift göz
                    Yuvalandı sere serpe
                    Sevdim delicesine
Sildim yaşadıklarımı
Sıfıra sıfırda başladım
Yaşadıkca ekledim
Biz edelim diye
                    Yine zamanın
                    Sırtına dayandım
                    Bir telefona hasret
Sıvı ile doldurdum
Yüreğimin boşluğunu
Uyandım uyuyamadım
                    Kolumu sol yanıma
                    Uzattım
                    Üstüne kimse uzanmadan
İçime akıttım
Gözlerimin suyunu yaşadım
Ne gerekiyorsa
Yaşamdan
                    Günün birinde
                    Belki de yılın
                    Kimbilir
Ta ki denen
Zamanda
Gün batımında
Sana sarıldığım anda
                    Yüreğimin titremesini
                    Tümümde hissetmek uğruna
Soluk alacağım
Kaça olursa olsun
Seni seviyorum

08.12.1998

Hiçbir şeyi düşünmeden...

Hiçbir şeyi düşünmeden, hiçbir eyleme kalkışmadan hatta gitme eylemi yapılmadan gidilecek bir yerde, bitkisel bir hayat sürmenin özlemiyle özlemler tüttüren, derken gün ışığıyla birlikte gecenin ortasına düşen, açıkgöz kıvamındaki gözlerini kaybeden insanlar topluluğunun nerede yaşadığını biliyor musun?

Bilmiyor musunuz, hiç açıkgöz değilmişsiniz. Demek ki kıvamınız tutmamış. Kıvam tutturucuların grevde olduğunu duymuştum, demek ki doğruymuş. Hiçbir şeyin, ağaçların bile düşürecek bir yaprağı yoktu ve sonbahar hüzünlendi bu duruma, kurumuş yaprakları kırmızıya boyayamadı diye. Sarı renkte artık sarı değildi. Yaşadığı renk üçlemesi nedeniyle nedenlerini kaybetti. Meğerse nedenleri gerçekleştiriyormuş sarı olarak görünmesini. Görüntüler sislendiler önceleri ama sis perdesi yıllık izindeydi. Yerine bakan arkadaşın adı system klasörüydü. Sis işlerinden sonra anlamadığı halde bu göreve niçin verildiğini düşünmedi. Onun görevi düşünmemekti bu düzende. Düzen bir arkadaşı ile karmaşaya çaya gittiler. Çayları karıştırdılar ayran sandılar. Sandı denilen canavarlar çoğaldıklarında isimleri sandılar oluyor. Oluyorlar artık olmuyorlar. Güneşe bıraksak bile ham kalıyorlar. Ham, dibi görünmeyen ama sesi duyulan bir kuyuydu. Kuytularda seslenen bir kuyuydu. K harfi mahkemeye başvurup adını değiştirmek istediğini söyledi. Söylenen hiçbir şey alehte delil olarak kullanılamıyor artık. Artıkları değerlendirmek diye bir problemimiz kalmadı, çünkü artıklar çok değerlendi. Değer bilmez toplumların derileri ince olurmuş tırt dağının eteklerinde. Etekler havalandı iç çamaşırı bayramında. Beyazlar doksan renkliler altmış derecede güneşlendiler. Gün bir gün evlendiğinde güneş oldu. Oldu lular r leri söyleyemiyordu. Hiçbir söylemi olmayan insanlar yaşamlarını ayakta dikilip yakınlara bakarak geçiriyorlardı. Geçirilen herhangi bir hastalıktan sonra iyi olma hali meydana geliyordu. Sonunda geldiler. O kadar söyledim geleceklerini beni dinlemediler. Oysa haklı olduğumu biliyordum ama toplum kalabalıktı benden ve inanmadılar. Belki pişmandırlar sevgiye sevgi göstermedikleri için. Ama söyledim sevgi önemli diye, sevin sevilin, paylaşın diye. Ama olmadı ve geldiler.

08.12.1998

7 Aralık 1998 Pazartesi

Bir an için döndüm arkama

Bir an için döndüm arkama
Geride bıraktıklarıma
Bugün de yaşadıklarıma
                    Bir yol keşfedersin
                    Adını kendin koyduğun
                    Senin ayak izlerin
                    Senin nefesin çınlatır
                    Keşfettiğin yolu
Derken elele olursun
Adına sevdiğin dediğin
İnsanın nefesi katılır
                    Papatyaların sarısında
                    Kırmızı gün doğumlarında
                    Alacaklaranlık aydınlıklarda
Gecenin gündüze yakın olduğu
Tertemiz duygularında
Sevişirsin şiirlerin üzerinde
                    Bir sigara dumanı yayılır
                    Mis gibi ten kokularına doğru
Kırçiçekleri dökülür tavandan
Yumuşak tenlerimize doğru
                    Seversin nedeni olmadan
                    Ne kuş uçumu
                    Ne sigara içimi
                    Mesafesizdir yüreğin
Birden bir çarpıntı
İllaki zorlama
Niçin dersin beynine
Rahat bırak yüreğimi
                    Kara deliklere kadar
                    Gök taşlarının yağmuruda olsa
                    Gittiği yürek birlikteliğine
                    Kadar dersin
Geçmişime bu günümü anlatmak
Her gün sevecenlikleriyle
Karşısına oturtup
Sana bakan geçmişe
Bugümüzde mutluyum demek
                    Bir yer biliyorum
                    Yüreğimde bir nokta
                    Senin bütün hallerin
                    Neşe içinde orada
Orasını seviyorum
Beynimle konuşmadan önce
Seviyorum seviyor
                    İster kara deliklere kadar
                    İster yarına
                    Bütün hesaplarımı unuttum
                    Tek hatırladığım sensin
Yürekleri okşayan kahkahaların
Büyülendiğim yüzün
Gerisi fasa ve de fiso
                    Bir cin çıktı karşıma
                    Dile benden ne dilersen
                    Seni anlattım cine
                    Tek birşey diledi benden
                    Seni
Seni seviyorum

07.12.1998

6 Aralık 1998 Pazar

Bilinmeyen bir hayatın

Bilinmeyen bir hayatın
Satırlarında soluk alırken
                    Sımsıkı sarılacağım
                    Bir yüreğin
                    Yolunu gözlerken
İnişlerin ve çıkışların
Arasındaki düzlüklerde
Tek başına yaşarken
                    Hep seni bekledim
Beklemek acılıdır
Hele bilinmeyeni beklemek
Yürek yorgunluğu verir
                    Seninle yürek yüreğe
                    Yaşamamızın üzerinden
                    İki sevda yılı geçti
Her gün seni tanıyor
Her dakika sana
Yeniden aşık oluyorum
                    Ne seni seyretmekten
                    Ne seni özlemekten
                    Ne de koca ömrümü
                    Seninle paylaşmak duygusundan
                    Vazgeçemiyorum
Hayatımın
Vazgeçilmezisin
                    Belki hayat farkımızda değil
                    Ama bizim için
                    Sadece birbirimizi sevmek
                    Gözlerimizin içine bakmak
                    Mutluluğumuzu paylaşmak
                    Yüreklerimizi birbirine sunmak
                    Hayatı anlamdırmaktır
Canım sevdiğim
İyi gün kötü gün bir ömür
Seninle geçeceğini bilmek
İnanılmaz birşey
                    Tek inandığım
                    Seni sevmek
Ve
Hayatlarımı seninle geçirmek
                    Seni seviyorum

06.12.1998

25 Kasım 1998 Çarşamba

Düş tarlasına düşen

Düş tarlasına düşen
Sağanak yağmur koşuları
Besledikçe toprağı
Sen sen koktu
Bütün düş dünyam
                    Güzelim kokunun peşine
                    Yüreğimi yolladım gizlice
                    Karşılaştı yüreğinle
                    Kendini unuttu bilinmeyende
Taa ki
Bir mavi odada
Yürek sıcaklığı ortamında
Büyülü gözlerine teslim olan
Tüm benliğim aşk kıvamında
                    Sana sarılmanın
                    Tüm bütünleşmelerinde
                    Bir noktandan diğerine
                    Sevgimle yumuşacık dokunarak
                    Kendimi sana sunarak
                    Göz bebeklerinde saklandım
Kim bilebilir
Seni ne kadar sevdiğimi
Ben mi
Yoksa sen mi
                    Hiç önemi yok
                    Yüreğim yüreğinin
                    Koynunda olduktan sonra
Sana olan sevgimi
Solukla eş değer
Tuttuktan sonra
                    Ve mutluluğunu
                    Gözlerinde gördükten
                    Sonra
Yaşam yaşam olur
Yoksa
Yoksasını kimse bilmek istemez

25.11.1998

20 Kasım 1998 Cuma

Keyiflerin

Keyiflerin
Üst üste çatıldığı
                    Bir akşamdan diğerine
                    Duman izinden gidildiği
Bambaşka düşlerin peşine
Yüreklerin kanatlandığı
                    Marpuçun girdaplarında
                    Benliklerin dinlendiği
Düş gerçek çizgisinin
Taa ortasına çöreklenildiği
                    Ve
Sımsıcak kozasının içine
Bizleri kabul eden
Soluk alan nargililer

20.11.1998

18 Kasım 1998 Çarşamba

Hoşgeldin

Hoş geldin
                    Sensizliğin kuraklığından
                    Yüreğime bereket getirdin
Bir demet çiçek
Mis kokulu yüreğine
                    Sevgimle birlikte

18.11.1998

17 Kasım 1998 Salı

Gözlerimi kapattığımda

Gözlerimi kapattığımda
Göz bebeklerimle kucaklıyorum
Sevdiğim kadınımı
                    Aramıza acımasızca mesafeler
                    İzinsiz girmişken
                    Elimde onun elleri
                    Yürüyorum yolların çizgisinde
                    Yine gözlerim kapalı
Tenimi kandıramıyorum
Biliyor ona dokunmadığını
Beni üzmek istemiyor
O da rolünü yapıyor
                    Ne kadar zor
                    Ona dokunuyormuş gibi
                    Görüyormuş gibi
                    Yaparak beklemek
Ama onu yaşamadan
Yaşayabileceklerini
Hissetmeye çalışmak
En imkansızı
                    Biliyorum
                    Sadece iki gün
                    Ama yürek bu
                    Zaman nedir bilmiyor
                    Sevdiğini her an yanında
                    İstiyor
Güle güle sevgilim
Kahkahaların çınlatsın
Gördüğün her noktayı
                    Döndüğünde öpüşürüz
                    Tenlerimiz kucaklaşır
                    Acılar dumanlaşır
Seni seviyorum

17.11.1998

2 Kasım 1998 Pazartesi

Bir hayat başlıyor

Bir hayat başlıyor
Arzın merkezinde
Bir çift göz uğruna
İkinci yaşama geçiliyor
Yürekler diyarında
                    Gölköy’ e hüzün çöküyor
                    Karşıki ağaçlar
                    İçin için ağlıyor
                    Yakamozlara
Bir yürek titriyor
Balığın peşine takılıyor
Derin mavilerde soluklanıyor
                    Balık ve yorgun yürek
                    Sohbet ediyorlar
                    Sevgi ve aşk üzerine
Çok seviyorum diyor
Yürek balığa içtenlikle
Hiç tanışmadığı özel duygular
Bedenini sarıyor
                    Yürek titriyor
                    Kavurucu sıcağa rağmen
                    Derin bir kova dolusu
                    Buz gibi su dökülüyor
                    Yüreğin içtenliğine
Geri çekiliyor
Şok oluyor
Yürek içinde yaşadıklarına
                    Çok seviyor sevdalı yüreği
                    Ona dokununca soluk alıyor
                    Dayanamıyor yitikliğine
                    Kendide yitiyor ufukta
Balıkla sohbet sürüyor
Yüreğimi çıkarıp
Karşıma oturtuyorum
Bir tek onu dinliyor
Gölköy’ ün ıssız gecesi
Bir de hamağın gelgit sesi
                    Dinliyorum yüreğimi
                    Esiri oluyorum gözlerinin
                    Onları görmekle başlayan hayat
                    Ellerini tutmakla
                    Bedenine sarılmakla
                    Avaz avaz sevişmekle
                    Sigara dumanı arasından
                    Yüreğini izlemekle
                    Devam ediyor
Eski üzgünlüklerini
Öğreniyorum güneşle birlikte
Yüreğimle elele
                    Söz veriyorum sana
                    Hem benden doğup gelen
                    Hem de seninle birlikte varolan
                    Bütün yorgunlukları
Issız bir koyda
Yakamozların üzerinde
Milyonlarca yıldızın gölgesinde
Yürek atmış teknenin
İç huzurunu
Gülücüklerine katacağım
                    Gün denilen zamanlardan
                    Anlamlı bir tanesinde
                    İçimde sürekli büyüyen
                    Sevgimin zevkine varacaksın
İşte o anda
Tüm zaman birimlerinin
En mutlu insanı olarak
Yürek atacağım
Düzenler yuvarlağının
Tam merkezinde
                    Özlemler duyulan
                    Dilekler tutulan
                    Seyrine dalınan
                    Tüm güzellikleri
                    Yüreklerimizle birlikte
                    Yaşatacağız birbirimize
Sanıldığı kadar
Uzakta olmadığını
O zaman birimi
İçimize işlediğinde
Yaşayacağız
                    İşte o zaman
                    Seni daha çok seveceğim
                    Soluk alabilmemi
                    Yaşamıma katan
                    Sevgilim

02.11.1998

Gece nasıl sona ereceğini bilemedi

 
Gece nasıl sona ereceğini bilemedi
Gün nereden doğacağını şaşırdı
                    Deniz heyecandan kupkuru oldu
Rüzgar yerinden kıpırdıyamadı
Dünya o an için yerinde saydı
Inga
                    Güzelim yürek gözlerini açtı
Gece gündüz deniz rüzgar
Tüm dünya sevinç gözyaşları
Mutluluk kahkahaları attı
Ve herşey normale döndü
                    Bütün dünyayı baştan çıkardı
                    Büyülü gözlü bebek
Üç yaşımın masumiyetiyle
Alnıma yazıldı
Yıllarım onsuzlukla ilerledi
                    Bilinmeyeni bilmez gibi
                    Bilmeden onu aradım
                    Büyülü gözlü bebeği
Sanki kalbimden doğurdum seni
Sen doğduktan sonra
Kalbimdeki yerin boş kaldı
Ta ki seni buluncaya kadar
                    Bu günde doğa şaşıracak
                    Altmışsekizdeki gibi
                    Gece gün deniz rüzgar
                    Ve tüm dünya
                    Alabora oldu
En mutlu ben ise
Sana doyasıya sarılmanın
Seninle yeniden doğmanın
Mükemmelliğinde oturacağım
                    İyi ki doğdun sevgilim
                    Tüm gerçeklerim ve düşlerim
                    Seninle anlamını buluyor
Seni dünyaya getiren
Tüm nedenleri
Doyasıya öpüyorum
                    İçimdeki tüm mutlulukları
                    Henüz sana yaşatamadım
İlk doğum günümüzde
Ve bütün ilklerimizde
Yaşadığımız her anda
Sevgimi senin yanına bırakıyorum
Kendimle beraber tabi
                    İyi ki doğdun sevgilim
                    Seni seviyorum

02.11.1998

Bir nefes sesi duyuldu

Bir nefes sesi duyuldu
Uzaklardan bir yerden
                    Yürek hayatın içine düştü
                     Masmavi pencerelerinden
Seyrine daldı dünyanın
Acılarla tanıştı
Mutlulukla el sıkıştı
                    Aranılacak şeylerin
                    İzlerini takip etti
Kimi gün buldu
Kimi gün bulundu
                    Dolunay düştü karanlığa
                    Arkasından bir yıldız kaydı
Dalgalar kıyıya kavuştu
Bütün güzellikler
Denizde buluştu
                    Yakamoz oldu gece
Gecenin ortası mum
Mumun başında sen
İyi ki doğdun

02.11.1998

Sessizlik olmadı









by BG

 
Sessizlik olmadı
Nehirler köpük köpük
Buluştular denizle
                    Gece gündüze
                    Sıkı sıkı sarıldı
                    Devir teslim töreninde
Güneşin yüzü gülüyordu
Ay onu uzaktan izlerken
                    Martılar en anlamlı
                    Süzülüşlerini yaptılar gökyüzünde
Bilinmez bir heyecan
Tüm insanlığı sardı
                    Kırçiçekleri tarifsiz kokularıyla
                    Güzelleştirdi dünyayı
Bir umut yapıştı
Yaşam sonsuzluğunun yüzüne
                    Tarihten bir yaprak ayrıldı
                    Tek başına
                    Mutluluğu anlatan
Kim bilebilirdi
Alın yazımın
O gün yazıldığını
                    Hayatım durdu
                    Bir ınga ile yeniden doğdu
Sessizlik olmadı
Bir kız çocuğu merhaba dedi
Yüreğime
Ve tüm insanlığa
                    Dünya telaşlandı
                    Uydusundan uzaklaştı
                    Gözlerini emanet etti
                    Anasının kucağındaki bebeğe
Ve şimdi
Benim kucağımdaki
Mutluluğuma
                    Bir gün
                    Tüm hayatın anlamı
                    O gün bugün
                    Hayatıma eklendiğin
Sevgilim
Seninle yaşıyorum
Sana doyamıyorum
                    Seninle birlikte doğdum
                    Seninle gidiyorum
                    Seninle geliyorum
                    Seninim
Yürek güzeli sevgilim
Hayata sunduğun doğumu
Canımın içinden
Kutluyorum
Seni seviyorum

02.11.1998

Bir horoz ötüyor

Bir horoz ötüyor, yeni bir gün başlıyor.
Kimbilir yeni bir güne umutla bakmak için neler yapmaya çalışıyor insanlar. Ben çok şanslıyım, hayatın içindeki tek bir gün yetti umutla yaşamama...
Sonbahar yapraklarının kırmızısı gökyüzünden ayrıldı, toprağın üstündeki son dinlenme yerine doğru gözyaşları ile elele ulaştılar. Kasım ayı diğerlerinden sıyrıldı, sayılı günlerden ikincisi mutluluk kokularını sundu dünyaya.
Kimselerin haberi yoktu, yaşama eklenen kocaman gözlerden.
Doğa canlandı.
Uzayın kara delikleri havayi fişek gösterileri yaşadılar içlerinde.
Kimdi bu güzel yürek?
Bir kız çocuğu,
tüm solukları, düşünceleri, sevgisi, umutlarıyla sarmaladı dünyayı.
İnsanlar beklediler. Kız çocuğu güzellikleriyle büyüdü.
Korunması gerekeni korudu, paylaşması gerekeni paylaştı.
İnsan olmanın onurunu bir bakışıyla anlattı.
Ulaşılmaz insanlar vardır düşüncelerde, akıllara bile gelmez…
İki kasım günü yüreğime geldi. Hoşgeldi ve sevgiler getirdi.
O benim canımın içi, yaşamaya değer ne kaldı sorumun cevabı, insan olmayı, erkek olmayı, çocuk olmayı, sevgi olmayı onunla doyasıya yaşadım.
Sonbaharın kırmızı yaprakları taşıdı onu hayatıma.
Dayanılmaz bir mükemmelliği var. Diyorum ya, o benim canımın içi.
Kendi aklımın aldığınca düşündüğümde, gerçeğe dönüştürdüğüm
güzel hayallerimin bütünü.
Doğdu. Beni doğurdu. Birlikte büyüyoruz.
O benim altımı değiştirdi, ben de onunkini. İlk dişimiz birlikte çıktı.
İlk taytayı birlikte başardık. İlk sözümüz sevgi oldu. Aynı sırada okuduk.
Aynı yatakta gelişiyoruz. Herşeyimiziz.
Doğulan bir günün anlamı, o gün ile sevgini paylaştığında büyüyor…büyüyor…büyüyor…
Sevgilim, doğum günü bebeğim benim, neler söylemeli, neler yazmalı sevginin üstüne, hepsini birbirine eklemeli ve sana ulaştırmaya çalışmalı gibi geliyor.
Bugün.
Bir sevginin doğum günü aynı zamanda.
Taa o zamandan verilmiş mutluluk sözü var aramızda ve o mutluluğu paylaşma, yürekleri güldürme, hayata ekleme sözü var. Kaç dolunay birbirini kovalar, bir martı denize doğru kaç defa süzülür, günebakan kaç defa yüzünü çevirir, yaşam gereğini yapar ve sürer gider. Hem de bizim sevgimizle beraber sonsuza ilerler.
Sevgilim,
okyanusu ile buluşamayan, kısılmış kalmış bir nehirdim ve kollarını açtın hayatıma, buluştuğum okyanusum oldun. O nedenle bugün en çok benim için anlamlı. Ve bu anlamı birlikte yaşattığımız için çok mutluyum.
İyi ki doğdun sevgilim.

1998

23 Ekim 1998 Cuma

Bilmiyordum

Bilmiyordum
Biliyorum
Tutmuyordum
Tutuyorum
                    Beklemiyordum
                    Bekliyorum
                    Yaşatmıyordum
                    Yaşatıyorum
Doğurmuyordum
Doğuruyorum
Düşünmüyordum
Düşünüyorum
                    Özlemiyordum
                    Özlüyorum
Kavuşmuyordum
Kavuşuyorum
                    Direnmiyordum
                    Direniyorum
Açmıyordum
Açıyorum
                    Bakmıyordum
                    Bakıyorum
Gitmiyordum
Gidiyorum
Hissetmiyordum
Hissediyorum
                    Soluk almıyordum
                    Soluk alıyorum
                    Aşkını yaşıyorum

23.10.1998