Güz günleri hızla dökülmeye devam ederken bir filizcikte gitgide büyüyordu. İki damla sevgi ile ekilmişti üç dünya ayı önce.
Dış görüntüsü üç aylıktı ama sevgileri onu sonsuzluğa taşıyordu.
Yoktu zaman kavramı, çevrenin a’ ları ve b’ leri, kendileri vardı, inandıkları sevgileri, birlikte kurdukları hayalleri, aynı anda hissettikleri düşünceleri, her gün yeniden birbirlerini keşfetmeleri ve sımsıcak vücutları vardı. Gözü gözüne değdiği anda dünya duruyordu ve her gün yeniden doğuyorduk. Yüzlerce kilometrenin araya girmesi nafile idi, elini uzatımı yakalıyordum onu sevecen ellerimle. Her geçen gün işte bir bütün böyle oluşturulur derken yeni gelen günle beraber daha güzel bir bütünlük yaşıyorduk. Yağmurun okşadığı sokaklar, çocuk suratlı çocukluk fotoğrafları, birleşen yataklar, boğazlı kazaklar hepsi hepsiydi.
Mükemmellik kimi zaman korkutur insanı ama bu sefer dört elle sarılıyorum mükemmelliğimize ve daha ileriye de götüreceğimizi biliyorum sevdiğim kadınım.
Gözlerim bir başka görüyor, kulaklarım çok farklı duyuyor sesleri, kalbim başka türlü atıyor, burnum kokuları bir başka duyumsuyor, vücudum bütün olarak yepyeni tepkiler veriyor. Evet evet seviyorum seni hiç bilmediğim bir şekilde ve seninim artık hiçbir şartım olmadan.
Ne sinema ne pilavla karışık patates umrumda değil sen yanımda, içimde, kalbimde olduktan sonra canım sevgilim.
İşte böyle canım. Her zaman söylediğim gibi seni seviyorum, seni seviyorum.
1994
15 Ekim 1994 Cumartesi
11 Ekim 1994 Salı
Herhangi bir noktadan
Herhangi
bir noktadan
Güzelim
İstanbul’ u
Gece
ışıklarının büyüsüyle
Seyrederken
zevk sarhoşu
Her ışık pırıltısında
Onu görmek
Hissetmek sıcaklığını
Yanına
almak
Mesafeleri
sıfırlayıp
Keşfetmek
yeniden
Bütününü
Birlikte dalıp karanlığa
Işık olmak elele
Gözyaşlarına dokunup
Tanışmak derin sızılarla
Padişahlar
gibi
Dayanmak
Ankara kapılarına
Kendi
sınırlarına
Dahil
itmek için
Sanki mesafeler
Yok olacakmış gibi
11.10.1994
1 Ekim 1994 Cumartesi
Bu bir itirafname değildir
Bu bir adet itirafname değildir.
Sayılı ve de sayısız, birbiri ardına ya da birbiri ardına olmayan günlerin anlaşarak bir zaman birimi oluşturdukları, mutsuzluklarla yorulup kimi zamanlarda kendini kaybeden, çoğu zamanlarda kendini kendi olarak hissettiren ve de yaşayan bir zamanlar topluluğudur.
Tibet ‘in beyinsel olarak ulaşılması zor olan noktalarında yaşayan rahiplerle birlikteyken huzurlu ama eksiklik hisseden, yeni dünyadaki
her şeyi bilen ve en iyi şekilde yaşadıklarına inanan züppelerle yollarda gezerken anlamsız ve de rahatsız ama yine yollarda yürüyen,
Mısır ‘da ki piramitlerin yüzellisekiz merdiven indikten sonra ulaşılan salonunda firavunlarla briç oynarken kontur çekebilen ve kendini unutabilen, uzaydaki dostlarımızla küçük kır kahvesindeki kır çiçeklerinin arasında sohbetteyken kendinden emin ama yinede meraklı bir yaşam içinde bir çoklar ilişki, aşk, meşk, mutluluk, kaçış, yakalanış, üzüntü, haykırış, dostluk, gözyaşı, özlem, sıcaklık, bekleyiş gibi sayısız isimlenmiş kelimelerle uğraş halindeyim.
Bütün yaşadıklarımın yaşamam gerekenler olduğuna inanan ya da inandıran, pişmanlık duygusunu kapısından içeriye girmesine izin vermeyen, yaşadıklarına devam etme halinde seyir ederken karşılaştığım bir çift gözden sonra şöylesine düşünmeye başladım.
Kimdim ben, neler istiyordum, nasıl yaşıyordum, yoksa bunlar önemli olmayan birkaç sorumuydu, tabi ki biliyordum.
İnsan olmak yetiyordu her zaman bana. Onca ilişkiden, ister dost ister sevgili ya da her ikisi de birlikte olsun bu insan olmak fikri bana yetiyordu.
Oysa şimdi diye bir soru sordum kendime ve aldım kalemi elime yaz oğlum dardar dedim, o da beni kırmadı yazmaya başladı.
Şu an sadece insan olmak yetmiyor.
Baktığımda sevginin derinliklerine beni sevgiye indiren, bütün vücudumu ve benliğimi sevgisiyle sarmalayan, onun sevgisizliğiyle yaşanan günleri sadece gün kelimesiyle sınırlayan o bir çift gözü hissettikten sonra sadece insan olmak yetmiyor.
Onunla birlikte olan insan olmak istiyorum. Bunun benim için belki çok zor günler belki de çok kolay günler anlamına gelebilir. Ama hangisi olursa olsun mutlu ve sevgi dolu günler olacağını biliyorum ve de gerisini düşünmüyorum. Seni sevdiğimi düşünmekle geçiriyorum günlerimi ve de çok mutluyum. Onun için sadece mutlu bu günlerimizi yaşarsak sürekli mutlu olabiliriz diye bir tez yazma çalışmalarına başlayabilirim.
Çünkü yarında bugün olacağına göre bugünde bugünümüzle ve sevgimizle mutlu olabileceğimizi düşünmenin yanında seni seviyorum.
Bunu her geçen gün bütün noktalarında hissedebileceğini bile düşünmekteyim. Neyse bütün bu satırların özü
Seni seviyorum.
30.09.1994
Sayılı ve de sayısız, birbiri ardına ya da birbiri ardına olmayan günlerin anlaşarak bir zaman birimi oluşturdukları, mutsuzluklarla yorulup kimi zamanlarda kendini kaybeden, çoğu zamanlarda kendini kendi olarak hissettiren ve de yaşayan bir zamanlar topluluğudur.
Tibet ‘in beyinsel olarak ulaşılması zor olan noktalarında yaşayan rahiplerle birlikteyken huzurlu ama eksiklik hisseden, yeni dünyadaki
her şeyi bilen ve en iyi şekilde yaşadıklarına inanan züppelerle yollarda gezerken anlamsız ve de rahatsız ama yine yollarda yürüyen,
Mısır ‘da ki piramitlerin yüzellisekiz merdiven indikten sonra ulaşılan salonunda firavunlarla briç oynarken kontur çekebilen ve kendini unutabilen, uzaydaki dostlarımızla küçük kır kahvesindeki kır çiçeklerinin arasında sohbetteyken kendinden emin ama yinede meraklı bir yaşam içinde bir çoklar ilişki, aşk, meşk, mutluluk, kaçış, yakalanış, üzüntü, haykırış, dostluk, gözyaşı, özlem, sıcaklık, bekleyiş gibi sayısız isimlenmiş kelimelerle uğraş halindeyim.
Bütün yaşadıklarımın yaşamam gerekenler olduğuna inanan ya da inandıran, pişmanlık duygusunu kapısından içeriye girmesine izin vermeyen, yaşadıklarına devam etme halinde seyir ederken karşılaştığım bir çift gözden sonra şöylesine düşünmeye başladım.
Kimdim ben, neler istiyordum, nasıl yaşıyordum, yoksa bunlar önemli olmayan birkaç sorumuydu, tabi ki biliyordum.
İnsan olmak yetiyordu her zaman bana. Onca ilişkiden, ister dost ister sevgili ya da her ikisi de birlikte olsun bu insan olmak fikri bana yetiyordu.
Oysa şimdi diye bir soru sordum kendime ve aldım kalemi elime yaz oğlum dardar dedim, o da beni kırmadı yazmaya başladı.
Şu an sadece insan olmak yetmiyor.
Baktığımda sevginin derinliklerine beni sevgiye indiren, bütün vücudumu ve benliğimi sevgisiyle sarmalayan, onun sevgisizliğiyle yaşanan günleri sadece gün kelimesiyle sınırlayan o bir çift gözü hissettikten sonra sadece insan olmak yetmiyor.
Onunla birlikte olan insan olmak istiyorum. Bunun benim için belki çok zor günler belki de çok kolay günler anlamına gelebilir. Ama hangisi olursa olsun mutlu ve sevgi dolu günler olacağını biliyorum ve de gerisini düşünmüyorum. Seni sevdiğimi düşünmekle geçiriyorum günlerimi ve de çok mutluyum. Onun için sadece mutlu bu günlerimizi yaşarsak sürekli mutlu olabiliriz diye bir tez yazma çalışmalarına başlayabilirim.
Çünkü yarında bugün olacağına göre bugünde bugünümüzle ve sevgimizle mutlu olabileceğimizi düşünmenin yanında seni seviyorum.
Bunu her geçen gün bütün noktalarında hissedebileceğini bile düşünmekteyim. Neyse bütün bu satırların özü
Seni seviyorum.
30.09.1994
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)