31 Mayıs 2009 Pazar

Papatya tazeliği

Papatya tazeliği
Renginde
Nar çiçeği
Doğumunda
Yeni ay
İnceliğinde
                    Sevgili bebeğin
                    Masumiyetinde
                    Ege sahilinin
                    Kıvrımlarında
                    Imkansız bahar
                    Merhabasında
Tenlerle tanıştım
Onlara karıştım
                    Birlikte büyüdük
                    Birbirimizi paylaştık
Üzerimize güneşi
Doğurduk
Yıldızların altında
Kavuştuk
Aynı çarşafa
Dolandık
Aynı suyun altına
Yattık
                    Gün geldi ayrıldık
                    Gün geldi buluştuk
Ten taciri mi oldum
Ten sever mi
                    Hep dokundum
                    Anlamaya çalıştım
                    Ne yazık ki
                    Kendim kadarım
Kendi bildiğim gibi
Tenimin bildiği gibi
                    Gizli odalarda
                    Sevgili heyecanlarda
Bütüne doğru
Güne uzak geceleri
Birbirimize sunduk
                    Tenim kalınlaştı
                    Her dokunduğunu
                    Hissetmez oldu
Belki alışkanlıktan
Belki bulma
Umudundan
Yatak odalarına
Küsmedi
                    Zaten bir ilk değildi
Ve
Her zaman
Tenimi bana
Armağan eden
Pamuk helva
Yumuşaklığında
Değerli
Tenlerim oldu
                    An
                    Yeterli geldi
                    Hayat uzun
Bir gecenin güzelliği
Bütün yıla değdi
                    Vazgeçmedi

31.05.2009

Gülün içinden çıkan

Gülün içinden çıkan
Hırçın dikenin üzerine
Bir damla kan düştü
                    Karanlığın içinde
                    Kırmızı aydınlık yandı
Pusuda bekleyen
Gündüzün yaşları
Kendini sahipsiz bıraktı
                    Yağmur sonrası
                    Kan kokusu
                    Çocuklara bulaştı
Değersiz bir kurşun
Kendini azat eden
Insafsız elden uzaklaşıp
Hedefine ulaştı
                    Hayat yere yığıldı
                    Etrafını tebeşir izleri
                    Kucakladı
                    Bitti
Hayatsız kaldık
                    Ne halt edeceğimizi bilmeden
                    Her şeyi bildik
                    Her şeyi bitirdik
Manşetlerde
Kurşunu icad eden
Suçlandı
                    Eller masum
                    Yürekler masum
                    Kaldı
Her şeyi bilenler
Toplandı
Akşam açıklandı
                    Yeni biri hayat seçildi
                    Ayakta alkışlandı
Dikensiz güller
Kurşunsuz silahlar
Üreteceğiz dedi
Yeni hayat

31.05.2009

28 Mayıs 2009 Perşembe

Düş rengi

Düş rengi
Tazeliğinde
Martı süzülüşü
Renginde
Kayan yıldızın
Heyecanında
Denize kavuşan
Kıpkırmızı gün batımında
                    Iskelesine yanaşan
                    Ada vapurunda
                    Akreple yelkovanın
                    Kucaklaşma anında
                    Son istasyona
                    Ulaşmayan trende
                    Hızla yanından
                    Geçilen gelinciklerde
Bir koku var
Kadın kokusu
                    Sanki
                    Hepsi birbirine karışmış
Bir tutam ondan
Bir tutam kaybolandan
Hepsini bana hatırlatan
Tarifsiz bir koku
Geldi
Karşıma oturdu
                    Daha kaç tane
                    Ten koklayacaksın
                    Kıvrımlarında kaybolacaksın
                    Kendi tenini
                    Daha ne kadar arayacaksın
                    Duymadığın kokunu
                    Der gibi koktu
Çok oturmadı
Hepsini aldı gitti
Ben kaldım
                    Bu akşam gideceğim
                    Sevgili kokumu düşündüm
                    Biriktirdiğim kokulara aldırmadan
Yatağım geldi
Yapboza dönmüş tenini
Kucağıma bıraktı
                    Belirli olmayan bir izle
                    Parçalara ayrılmış
                    Yatağımın teni
                    Atlas olmuş
                    Sınırları biribirine karışan
En çok sevdiğim
En çok sevildiğim
En çok anladığım
En çok anlaşıldığım
Hiç sevmediğim
Hiç sevilmediğim
Bütün ülkelerin kokusu
Atlasın içinde saklanmış
                    Hangimiz dediler
                    Hepiniz dedim

28.05.2009

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Tarifsiz tariflerin

 
Tarifsiz tariflerin
Kol gezdiği
Hayat nöbetlerine
Mahkum olanlar
Kimsesizler sokağının
Çıkmaz köşesine oturmuş
Tenleri çitletiyor
                    Bir bir yere düşüyor
                    Kimsesiz tenler
                    Iyi birisinin
                    Kaldırmasını bekliyor
Teninden tutup
Onlara ait bir yatağa
Mahkum olmak istiyor
                    Tenleri şişme
                    Gözleri tavanda
                    Ama
                    Ona ait yatakta
Kapı kapanıyor
Toplantı başlıyor
Kimsesiz tenler
Çitlenmeye devam ediyor
                    Kimsesiz tenin düşmanı
                    Yine kimsesiz tenler
Olsun diyor
Yatağım bana ait
                    Kimsesiz
                    Olduklarına kim karar veriyor
                    Kimsesizler sokağının
                    Sahiplerine niçin inanıyor
Aramaktan mı yorgun
Yüreği niye solgun
                    Bir adım ötede
                    Kendisi dururken
Kimsesiz olmak
Katlanmak
Kolay
                    Yoksa
                    Düzen mi böyle
Kim düzmüş
Düzenler yuvarlağını
Kimsesizlerin sahipleri
Mi
                    Hiçbir güzelliği
                    Sahiplenmeyen
                    Niçin
                    Kimsesizleri sahipleniyor
Kimsesiz olduklarına
Kim karar veriyor
Ya da
Kimsesiz olmanın
Güzellikleri neden yetmiyor
                    Kimseli kimseli
                    Dolaşanlar
                    Kimseli mi
Bir adım ötede
Bekleyen
Kendileriyle
Kucaklaşmak yerine
Kimsesiz olmanın
Sığ sularında
                    Ellerinde
                    Su altı kamerası
                    Gökyüzüne bakanlar
Sabah olduğunda
Kiminle karşılaşıyor
                    Aynalar
                    Sırlarına saklanmış
                    Tenler
                    Görev yerlerinde
Herkes
Memnun ki
Hayat devam ediyor
                    Kimsesizler sokağından
                    Kimse geçmiyor
Herkes orada
Bir köşe tutmuş
Çitletiyor
                    Çitlenen ve çitleyen
                    Memnun olduktan sonra
Kavgalar
Surat asmalar
Laf sokmalar
Toplanmayacak bavulu
Hazır tutmalar
Kime yarar
                    Kuyumcuya

27.05.2009

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Beyaz güvercinin

 
Beyaz güvercinin
Kanatlarına saklanmış
Dileklerimi
Kendi elimle
Gökyüzüne bıraktım
                    Özgür olsun
                    Beklemesin
                    Kendine uçsun
                    Buluşsun
Kırmızı banka
Kondu
Derin bir iç çekti
Bana baktı
Anlıyorum seni
Der gibiydi
                    Anlıyorum
                    Ama
                    Ben bir kuşum
                    Sen insansın
                    Narinim diye
                    Beni seversin
                    Hiç sapanın
                    Olmadı mı
Çocukluğuma döndüm
Iki taşın arasından
Attığım golleri düşündüm
                    En şişmanın
                    Kaleci olduğu
Duvarın üzerinde
Çekirdek katliamları
                    Misketlerin üzerinde
                    Yattığı topraklar
Aşağı mahalledeki
Kızı sevmeler
                    Bomontiden seyrettiğim
                    Şimdi yaşlanmış olan
                    Kadınlar plajı güzelleri
Köhne de
Başıma düşen
Sonbahar yaprakları
                    18 mart
                    Kayık sefaları
Tramvay müzesi
Kır pidesi zümküfül
Jumbo nun jölesi
                    Uzaylı icadı tornet
Araya konulan parçayı
Bekleme seansları
                    Altıyol un ortasında
                    Yuvarlak mekanındaki
                    Polis amca
Fenerbahçe deki
Dizi dizi büfelerin
Gizli yerlerinde
Yatan çalışanlar
                    Tekne evinde
                    Yangınla tanışan kaptan
Gokart çılgınları
                    Koru da saklambaç
                    Göztepe lunapark
                    Fenerbahçe de
                    Kiralık mayo
Tenekede midye
Bir de üzerine limon
                    Saman kağıtlarına
                    Ilk satırlar
Leblebi tozu macun
                    Grease
                    Kent sinemasında
                    Popomun izleri
Parmak çocuk
Abc
                    Reis in kırmızı ruganları
Kadıköy kız lisesi
Çıkışları
Kemal in yeri
Kahkahaları
                    Leyland ların
                    Biletçi abileri
                    18 olmak adına
                    Paso oyunları
Çok mu geride kaldı
Çok mu büyüdük
Unuttuk mu
Kirlendik mi
                    Temiz miydik
En sevdiğim
Misketimin üzerinde
Gözyaşlarım
                    Aynanın karşısında
                    Koca adam
Amca
Topu atsana

25.05.2009

Gün ışığının

Gün ışığının
Yaprakla sevişme
Zamanında
Çare
Sizliğin
Pencere kenarında
Ikamet ettiği
Bitmeyen
Gündüzlere
Gece oldum
                    Yıldızları saçıma
                    Kondurdum
                    Gözlerimle
                    Iki dolunay
                    Aydınlığı sundum
Kapamadım
Kırpmadım
Insanlığa soyundum
                    Çıplaksın dediler
Yola koyuldum
Bedenimi kazıdım
Yüreğimi elime aldım
Insanlara fırlattım
Kiminden sektim
Kiminin içini seçtim
                    V iken
                    W olduk
                    Sevdim dik
Beni benden
Iyi anlama
Beni benden
Fazla sevme
Beni benden
Çok düşünme
Çoksun dediler
                    Yola koyuldum
                    Çok eşli oldum
                    Kabul gördüm
Paylaştım tık
                    Bir tek
                    Beni sev
                    Beni anla
                    Beni düşün
                    Azsın dediler
Yola koyuldum
                    Kendimle
                    Konuştum dinledim
                    Anladım sevdim
                    Düşündüm paylaştım
Bekledim
Kendim
Bana birşey desin
                    Çıplaksın
                    Çoksun
                    Azsın
Boşuna bekledim
                    Ben i
                    Olduğum gibi
                    Kabul eden
                    Kendimde kaldım
Yola koyulmadım

25.05.2009

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Yüreği

Yüreği
Dikenli tellerle
Çevrilmiş
Tenine
Cam kırıkları
Serpiştirilmiş
Kadınları sevdim
                    Sessizce
                    Dikenli tellerin
                    Arasından geçtim
Dinledim
Anladım
Paylaştım
Sevdim
                    Elele kestik
                    Dikenli telleri
                    Usulca
                    Yanına kıvrıldım
                    Tenine
                    Masallar anlattım
Aydınlığa
Gözlerini açmamışken
Kahvaltılar hazırladım
                    Alnına
                    Öpücükler kondurdum
Ten tene
Topladık
Cam kırıklarını
                    Bir gün
                    Farklı yönlere gittik
                    Başımız arkamıza dönük
Bütün
Sınırlarımı
Korunmalarımı
Yok ettin
                    Saklandığım
                    Odama sığmaz oldum
Şimdi
Çekip gidersen
Nerelere sığacağım
                    Çıplak halimle
                    Nasıl korunacağım
                    Yaşayacağım
                    Dediler
Ne diyeceğimi
Bilemedim
Ama
Bir çok şey söyledim
                    Ben geçebiliyorsam
                    Dikenli tellerin
                    Cam kırıklarının
                    Arasından
                    Benden
                    Daha değerlisi geçer
Anlar
Dinler
Paylaşır
Sever
                    Benden
                    Sonra da sevdiler
                    Hala seviyorlar
Iyilik mi yaptım
Kötülük mü
                    Ben sadece sevdim
                    Kendim kadar dokundum
Günün birinde
Gittim gittiler
                    Paylaşmadan
                    Eski paylaşmışlıklar
                    Kadar yaşayarak
Dokunmanın
Sevmenin
Yaşamanın
Anlamı
Bize gelip sarılmaz
                    Hiç birşey son değildir
                   Sadece kendinin sonudur
Hayat bir köşede durur
O seni bulmaz
Sen onu bulursun

20.05.2009

Aksak yüreklerin

Aksak yüreklerin
Tek kale maç yaptığı
Hayat stadyumunda
Seyirci olmanın
Dayanılmaz
Tezahüratlarında
                    Kimin galip geldiği
                    Umrumda mı
Kim aldı bana
Bu maç biletini
Gizlice cebime
Kim koydu
                    Ben mi
                    Sen mi
                    Tanımadığım mı
Bedenler
Forma olmuş
Maç sonunda
Değiştirilemiyor
                    Duşun altına
                    Girdiğinde
                    Akıp gitmiyor
Düşünmek
Anlamak
Sevmek
Dokunmak
Paylaşmak
Hissetmek
Ömürlük izinde
                    Hakem
                    Maçı tatil etmiyor
                    Uzatmalar
                    Bitmek bilmiyor
Stadyumun
Kapıları açılmıyor
Bitmeyen maçın
Çıkamayan
Seyircisiyim
Miyim
                    Duvardan atlıyorum
                    Kendimi
                    Ara sokaklara
                    Saklıyorum
Birisinin
Kurt olup
Beni kurtarmasını
Beklemiyorum
                    Ben kurtum
                    Kendimi kurtarıyorum
Sevdiklerime
Tanımadıklarıma
Anlatıyorum
Bu maç bitmez
                    Kapılara dayanın
                    Yüreğinizle kırın
                    Kendinizi
                    Sokaklara bırakın
Hepimiz kurtuz
Önce kendimizi
Sonra hayatı
Kurtarırız
                    En iyi saklanan
                    Kurt değildir
                    Bulamayan ebe
                    Kurt yaratır
Artık büyüdük
Saklambaç
Bir oyun
Hayat
Bir yaşam
                    Hadi yaşayalım
                    Kendimize sarılalım
                    Kucağımızı dünyaya
                    Açalım
Açmayalım mı
Açtık da ne mi oldu
                    Tek kişilik
                    Bir gezegen mi
                    Arayalım
Küçük prens
Büyümeyecek mi
Dünyaya dönmek
Istemeyecek mi
Dönerse
Bize mi benzeyecek
Kitabın
Sayfalarında mı
Kalsın
                    Yazılanlar
                    Kitabın sayfalarına
                    Mahkumsa
Gardiyan kim
                    Sakın
                    Biz olmayalım

20.05.2009

19 Mayıs 2009 Salı

Düğün fotoğrafı

Düğün fotoğrafı
Gibi yaşıyorum
Hep kalabalık
                    Yalancı kahkahaların
                    Arasına saklanmış
Hayatımda
ilk defa
Bir kadını
Bir adamı
Seviyormuş
Gibi
Söz veriyorum
                    Arkamda bıraktıklarımı
                    Düşünmeden
Hastalıkta sağlıkta
Ölüm bizi
Ayırana kadar
Dostum diyorum
                    Ilk defa
                    Dans ediyormuş
                    Gibi
                    Hayatın ritminde
                    Ateşli bir tango
                    Yapıyorum
Karşımda
Kimse
Olmadığını
Bilmeden
                    Çıkmaz sokaklarımda
                    Halaydan ayrılarak
                    Bana gizli geçidi
                    Açacak
Beyaz mendilli
Bir sıcaklığı
Boşuna
Bekliyorum
                    Aslında
                    Vesikalığım

19.05.2009