4 Mart 1999 Perşembe

İçimde hüzünü konuk ettim

İçimde hüzünü konuk ettim
Kalbimin ritmi hüzün
                    Kendimce haklı olmak bile
                    Senin titrek yüzünü görünce
                    Harakiri yapıyor
Her zaman mutlu edemiyorum
                    Mükemmel olmak
                    Benim de özlemim
                    Seni çok özlerim
Biraz zaman
Biraz duygu
Sımsıkı sarılma
Gerekirse gözyaşı
Sonsuz mutluluk
                    Seni biliçli olarak
                    Üzdüğüm gün
                    Öldüğüm gün
Ve seni
Ne dünden az
Ne de ömrümden az seviyorum
                    Senin delinim

04.03.1999

3 Mart 1999 Çarşamba

Uçurtmanın püskülüydüm

Uçurtmanın püskülüydüm
Süzülürdüm gönül misali
O özgürlük senin
Karşı bulutlar benim
                    Bir gün üzdük bulutları
                    Göz yaşları aktı yerin yüzüne
                    Takip ettim yaşları
                    Yüreğine düştü bir damlası
İşte canım dedim
                     İçerideki ses düzeyi
                    Sağlığa zararlı yükseklikteydi
                    Nefesini duyar oldum
                    Taa uzaklardan
Bir ağacın
Çiçek açan dalları gibi
Birbirimiz olmak istedik
                    Yağan yağmurlar
                    Büyütsünler yüreklerimizi
                    İstedim istiyorum
Kimi gün başaşağı yürüyorum
Belki o zamanlar
Yüreğini göremiyorum üzüyorum
Sızı sızı oluyorum
                    Donduruyorum bedenimi
                    Sessiz sıcak bir yürek
                    Dokunsun istiyorum
                    Donukluğum çözülsün diye
Zorlukları zorlayan bir zorbayım
                    Bir yüreğe sevgi düştü mü
                    Daha hızlı atmaya başlar
Aceleci olur yürek
Sevgiyle sarıldı mı
Neşe anında yaşamak ister
                    İster mi
                    İster
                    Belki
Seni seviyorum
Tek lafım bu
Gerisi sadece okunduğu gibi
Gerisi

03.03.1999

1 Mart 1999 Pazartesi

Yürüyordum...

Yürüyordum…
Yürüdükçe boyum kısalıyordu.
Gitgide toprağın içine gömülüyordum senden uzaklaştıkca,
seni yüreğimde taşıyabildiğim ve dokunamadığım günlerde
gitgide yerin merkezine yaklaşıyordum. Soluk alamıyordum.
Sevgimi sana duyuramıyordum. İnatçıydın.
Kendini kotrol etmesini biliyordun ve direniyordun.

Güneş beni terketti. Gece ve duygusuzluk dostum oldu.
Hem sevdiğim hem de sevildiğini bildiğin halde, yerin üstü gece,
yüreğin toprağın altında yaşamak.
Konuşmaya karar vermek, yine direnmek. Gözyaşlarından bir gökyüzü oluşturmak ve altında otururken acıtmasını beklemek.
Kıyamadık birbirimize.
Yüreğimizi dinledik, belki mantığımızı küstürdük. Ve toprağın üzerinde yaşama günleri başladı. Değiştik. Mutluluğa ant içtik.

Sana sarılmak ve öylece dünyaya asılı kalmak,
dönmek dünya ile birlikte aşk yörüngesinde.

Canım sevdiğim, kimin aklına gelirdi sevgimden şüpheye düşeceğin.
Teraziye karşıdan baktığında üstünde dünde yaşayan ben sevgisi yazan kefe zemine daha yakın duracak. Hayatımda sen yokken soluk alma işlemi ile uğraşacak ömrüm olmuyordu. Seni ne dünden az ne de ömrümden az seviyorum. Bunu sana ispatlamanın tek yolu, sana bakışlarımda, dokunuşlarımda, sarılmalarımda, yüreğimde gizli.
Şüpheye düştüğünde sana olan sevgimi oralarda bulabilirsin.

1999